Başkent Sağlık Hizmetleri
başkent sağlık
TÜMÜNÜ GÖR

Kimyasal Risk Etmenleri

Kimyasal Risk Etmenleri

 

 
GİRİŞ

Günümüzde kimyasallar herkesin yaşamının bir parçasıdır. Tehlikeli kimyasallar; sağlığa, güvenliğe ve çevreye akut veya kronik zarar veya hasar verebilen kimyasallardır. Dünyada bilinen 5 ila 7 milyon farklı türde kimyasal bulunmaktadır. Her yıl Dünyada, tarımda kullanılan kimyasal maddeler, gıda katkı maddeleri, ilaçlar, enerji üretiminde kullanılan yakıtlar, kimyasal tüketim maddeleri, vb. dahil en az 400 milyon ton kimyasal madde üretilmektedir.

Bu kimyasal maddelerden 5000 – 10.000. ticari kimyasal madde türü tehlikeli, 150 – 200 çeşidi de kanserojen olduğu bilinmektedir.

Her yıl 1200 yeni kimyasal madde üretilmekte ve bunlar bir şekilde piyasaya arz edilmektedir.

Burada insanı dehşete düşüren gerçek şudur ki,  kullanılan ve geliştirilmekte olan kimyasal maddelerin çoğunun, bunları üreten ya da işyerinde kullanan işçilerin sağlığını nasıl etkileyeceği konusunda ya çok az şey bilmektedir ya da hiçbir şey bilmemektedir.

Gelişmekte olan bazı ülkelerdeki işçiler, çoğu zaman, zararlı etkileri nedeniyle gelişmiş ülkelerde yasaklanmış olan toksik kimyasal maddelerle çalışmak zorunda kalmaktadırlar.

Bu işlerde çalışan işçiler, çok az korunma önlemi alarak ya da hiç korunmadan insan sağlığına zararlı olduğu bilinen kimyasal maddelerle çalışmak durumundadır.

Benzer şekilde, gelişmekte olan ülkelerde tarım işçileri, herbisit ve pestisit püskürtme işini çoğu zaman hiçbir koruma önlemi olmaksızın yapmaktadır. Gelişmiş ülkelerin çoğunda aynı kimyasal maddeleri kullanan işçiler ise, kimyasal maddelerin bulaşmasına karşı koruyucu giysileri ile nerdeyse uzay adamına benzemekte ve yıkanma olanaklarından ve düzenli sağlık kontrollerinden yararlanmaktadır.

Kimyasal maddeler madencilik, kaynakçılık, makine ve fabrika işinden büro işine kadar her tür endüstride kullanılmakta olduğundan, günümüzde hemen, hemen bütün işçiler kimyasal tehlikeye şu ya da bu şekilde maruz kalmaktadır.

Aslında kimyasal tehlikeler, günümüzde işçilerin sağlığı için en ciddi risktir.

Kimyasal maddelere karşı kendimizi korumak için yapacağımız ilk iş, çalıştığınız maddelerle ilgili mümkün olduğunca fazla bilgi edinmek ve bu maddelerin ne kadar güvenli olduğunu düşünürseniz düşünün, ya da bu maddelerin ne kadar güvenli olduğu söylenirse söylensin, bunlara maruz kalmayı önlemektir.

 

  1. KİMYASALLARIN SINIFLANDIRILMASI

Dünyada milyonlarca çeşit kimyasal madde bulunduğu ve her yılda buna 1200 civarında yeni kimyasal maddenin eklendiği bilinmektedir. Bu kadar çok kimyasalın tek, tek özelliklerinin bilinmesi, takibinin yapılması mümkün olmadığından, bazı yöntemler kullanılması ve kimyasal maddelerin de ortak özelliklerinden yararlanarak, kimyasal maddelerin sınıflandırılması yapılmıştır.

Kimyasalların sınıflandırılması, sınıflandırmayı yapan ülke veya kuruluşun, kimyasal maddeleri sınıflandırmada baz aldığı değere göre farklılık gösterebilmektedir. Zararlı kimyasalları kullananların, kimyasalların güvenliğine ilişkin sık, sık kullanılan bazı terimlerin tanımlarını bilmeleri, olayı kavramalarını kolaylaştıracaktır.

2.1-  Tanımlar

2.1.1- Kimyasal

Doğal veya yapay kimyasal elementler, bileşikler ve onların karışımlarıdır.

2.1.2- Zehirlenme

Normal olarak insan vücudu değişik maddelerin sınırlı miktarları ile başa çıkabilir. Zehirlenme; bu sınırların aşılması ve vücudun sindirim, absorpsiyon veya boşaltım yolu ile bu maddeler ile başa çıkamamasıdır.

2.13-  Zehirlilik

Kimyasal maddenin kalıtsal zehirleyebilme potansiyelidir. Kimyasal­ların zehirliliği çok değişiktir. Örneğin, bazı kimyasalların birkaç damlası öiüme neden olurken diğerleri aynı sonucu çok fazla miktarlarda olduğunda gösterebilirler.

2.1.4. Tehlike

Sağlığa, mala veya çevreye zararlı olma potansiyelidir.

2.1.5- Kimyasal Tehlike

Zararlı olduğunu gösteren bilgilerin var olduğu veya zararlı olarak sınıflandırılan herhangi bir kimyasal.

2.1.6- Risk

Bir olayın yaşam, sağlık, mal veya çevre için ne kadar tehlikeli ve zararlı olabileceğinin hesaplanabilir ihtimali.

2.1.7- Havadaki Toz

Havada askıda kalan katı parçacıklardır. Bu tozlar; katı maddelerin kırma, öğütme, delme vb. işlemlerinde ortaya çıkar. Bu parçacıkların büyüklükleri çıplak gözle görülen sınırdan görülmeyene kadardır. Görülmeyen tozlar havada daha uzun süre kalırlar ve ciğerlerin derinliklerine nüfuz edebilme yeteneklerinden dolayı tehlikeli ve zararlıdırlar.

2.1.8- Buhar

Oda sıcaklığı ve basıncında sıvıların gaz halidir. Sıvılar, J^yfrartaşabtH-r özelliklerine bağlı olarak buhar yayarlar. Düşük kaynama dereceli maddeler yüksek kaynama dereceli maddelere göre daha uçucudurlar.

2.1.9- Sis

Sıvı parçacıkların hava içinde yayılmasıdır. Sis normal olarak elektrokaplama, sıvıların çok küçük parçacıklar halinde püskürtülmesi, sıçratılması veya köpürtülmesi işlemlerinde açığa çıkar.

2.1.10- Duman

Maddelerin buhar fazından yoğunlaşması ile oluşan katı parça­cıklardır. Dumanlar genellikle erimiş metallerde metal buharlarının erimiş metalin üzerindeki alanda yoğunlaşması sonucu oluşan katı parçacıklardır. Parçacıkların büyüklükleri çıplak gözle görülebilir.

2.1.11- Gaz

Oda sıcaklığı ve atmosfer basıncında oksijen, azot veya karbon­dioksit gibi gaz fazında olan maddeler.

2.1.12- Akut Etkisi

Bir maddenin yüksek konsantrasyonuna kısa süreli (genellikle bir vardiyada) maruziyetin yarattığı etki.

 

2.1.13- Kronik Etki

Bir kimyasala uzun süreli ve tekrarlanabilir maruziyetin yarattığı etki. Bu etki bir çok seneler süren maruziyetten sonra hissediiebilir. Akut ve kronik etkilerin her ikisi de, maruziyetin ortadan kalkması ve uygun tedavi ile yok edilebilir veya edilemiyebilir.

2.1.14- Tehlike Bilgi Formları

Tehlike bilgi formları (TBF), malzeme güvenlik bilgi formları (MGBF), ya da kimyasal güvenlik bilgi formları (KGBF) olarak da adlandırılır. Kimyasalın ne olduğu ve kimyasalı güvenli kullanma yöntemi, temin edenin kim olduğu, tehlikeler, güvenlik önlemleri ve acil önlemler gibi gerekli bilgileri içeren, kullanıcı için hazırlanan belge.

2.1.15- Teratojenler

Anne karnındaki çocukta kalıtsal olmayan bozukluklara neden olan kimyasallar.

2.1.16- Mutajenler

Genetik bozukluklara neden olan kimyasallar.

2.2- ILO’ ya Göre Sınıflandırma

ILO’ ya göre kimyasalların sınıflandırılmasında dikkate alınacak kriterler ve sınıflandırmada kullanılacak yöntem belirlenmeli ve ona göre sınıflandırma yapılmalı.

2.2.1- Sınıflandırmada Dikkate Alınacak Kriterler

Vücudun tümüne akut veya kronik olarak etki eden zehirli özellikleri

  1. Kimyasal ve fiziksel özellikleri. Örneğin parlayıcı, patlayıcı, oksitleyici ve tehlikeli ölçüde reaktif olması gibi.
  2. Aşındırıcı ve tahriş edici özellikleri,
  3. Allerjik ve hassasiyet etkileri,
  4. Kanserojen etkileri,
  5. Genetik etkilen,
  6. Üreme sistemine etkileri.

2.2.2-  Sınıflandırma Yöntemi

Sınıflandırma, elde olan bilgi kaynaklarını temel almalıdır, örneğin;

  1. Test verileri,
  2. Üreticinin veya ithalatçının sağladığı bilgiler ile yapılan araştırmalardan elde edilen sonuçlar,
  3. Uluslararası taşımacılık kuralları ile ilgili elde edilen bilgiler, (Örneğin, Taşımada Kimyasalların Sınıflandırılmasında, Tehlikeli Maddelerin Taşınması Hakkında Birleşmiş Milletlerin Tavsiye Kararı ve Tehlikeli Atıkların Sınırlar Arası Hareketinin ve Onların Yok Edilmesinin Kontrolü Hakkında, Birleşmiş milletler çevre koruma kuruluşu (UMEP) Basel Sözleşmesi” gibi)
  4. Kaynak kitaplar,
  5. Deneysel tecrübeler,
  6. Karışımlarda, karışım üzerinde yapılan deneyler veya bileşenlerinin tek, tek bilinen tehlikeli özellikleri,
  7. Uluslararası kuruluşların yaptıkları tehlike değerlendirmesi sonuç­larından elde edilen bilgiler gibi.

 

2.2.3- Alt Sınıflandırma

Ayrıca, kimyasalların belli sınıfına girenlerin kullanımında kolaylık sağlaması için o sınıf içinde alt sınıflandırılmaya gidilmelidir. Örneğin, kanserojenlerin kimyasalların, Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (IARC)’ ye göre sınıflandırması;

  • Kimyasalın insanlarda kanserojen olduğuna dair yeterli kanıt var ise; KANSEROJEN,
  • Deney hayvanları için yeterli kanıt var, insanlar için sınırlı ise, MUHTEMEL KANSEROJEN,
  • İnsanlar için sınırlı kanıt var, ancak hayvanlar için yeterli kanıt yok ise; kanserojen olabilir, gibi sınıflandırma yapılmaktadır. Her sınıflandırma sistemi keyfi olmakla birlikte, bazı sınıflandırmalar yararlıdır.

IARC, kimyasalları ve kimyasal işlemleri iki grupta incelemektedir;

  1. Grup: İnsanlarda kansere neden olan illiyet bağı olanlar,
  2. Grup: İnsanlarda kansere muhtemelen neden olanlar.

Bu gruplandırma, epidemiyolojik araştırmaların sonuçları hayvanlarda kanser testleri ve kısa dönemli test sonuçlarına göre yapılır.

Ayrıca, ülkelerin ve Avrupa Topluluğu’nun kendi kanserojen maddeler listeleri de vardır. Örneğin Almanya’da kanserojenler;

A.1  İnsanda kanser yaptığı ispatlanmış kanserojenler

A.2  Hayvanlarda kanser yaptığı ispatlanmış kanserojenler,

B     Şüpheli kanserojenler, olarak sınıflandırılmaktadır.

Grup (B)’ye giren kimyasallar, yeni verilere göre her yıl yeniden gözden geçirilmekte ve alt gruplara ayrılmaktadır.

Alt Grup I   : Çok ciddi olarak tehlikeli,

Alt Grup II : Ciddi olarak tehlikeli,

Alt Grup III: Tehlikeli

26 Ağustos 1986 da Almanya Çalışma Bakanlığı, “Tehlikeli Maddeler” le ilgili yasa çıkarmış ve söz konusu yasa içinde bir kısım “Kanserojen” maddelere ayrılmıştır. Bu kısım ( A.1) ve (A2)’ ye girenlerin listesini içermektedir. Ayrıca, yasada maddenin, maruz kalan işçinin ve alınan tedbirlerin kaydının tutulması istenmiş, çalışma saatleri 6 saat/gün olarak belirtilmiştir.

Kimyasalların karışımlarının sınıflandırılması da karışımın zararlılıkları temel alınarak yapılmalıdır. Ancak, karışımlar test edilmemiş ve elde yeterince veri yok ise bileşenlerinin zararlarına göre sınıflandırılmalıdır.

ILO sınıflandırma kriterlerini ve yöntemlerini vermekte, sınıflandır­mayı üye ülkelerin kendi bünyelerine uygun olması açısından kendilrine bırakmaktadır.

2.3- Avrupa Birliği Ülkelerinde sınıflandırma

Avrupa Topluluğu Konseyi; üye ülkelerin bu konudaki yasalarının yakınlaştırılmasını göz önüne alarak Tehlikeli Maddelerin Sınıflandırılması, Paketlenmesi ve Etiketlenmesine İlişkin Yasal Düzenlemelerin Yakınlaş­tırılması” hakkında 67/548/EEC sayılı konsey direktifi çıkarmıştır. Bu direktife göre kimyasallar;

 

 

 

  1. Patlayıcı
 

Alevin etkisi ile patlayabilen veya şoklara ve sürtünmeye dinitrobenzenden daha fazla hassas olan maddeler ve terkipler,

 

 

  1. Oksitleyici
 

Diğer maddelerle, özellikle parlayıcı tutuşabilir maddelerle, temas ettiğinde çok fazla ısı açığa çıkaran egzotermik reaksiyon veren maddeler ve terkipler,

 

 

  1. Kolay Tutuşabilen
 

Hiçbir enerji veya başka bir şey tatbik edilme­den normal sıcaklıkta hava ile temas ettiğinde ısınan ve neticede tutuşan madde ve terkipler, veya yakıcı bir madde ile kısa süreli temastan sonra hemen tutuşan ve yakıcı maddenin uzak­laştırılmasından sonra yanmaya veya tükenme­ye devam eden katı maddeler ve terkipler, veya tutuşma noktası 21°C’nin altında olan sıvı mad­de veya terkipler, veya havada, normal atmos­fer basıncında tutulabilen gazlar, su ile veya nemli hava ile temas ettiğinde çok miktarda çok kolay tutulabilen gazlar açığa çıkaran mad­deler ve terkipler,

 

 

  1. Tutuşabilen
 

Tutuşma sıcaklığı 21 °C – 55 °C arasında olan sıvı maddeler ve terkipler,

 

 

  1. Zehirli
 

Solunduğunda, yutulduğunda veya deriden nü­fuz ettiğinde ciddi akut veya kronik sağlık risk­lerine ve

 

  1. Zararlı
 

Solunduğunda, yutulduğunda veya deriden nüfuz ettiğinde, sınırlı sağlık risklerine neden olan madde ve terkipler,

 

 

  1. Aşındırıcı
 

Canlı dokularla temas ettiğinde onları öidüren madde ve terkipler,

 

 

  1. Tahriş edici

 

 

 

Kısa ve uzun süreli veya mükerrer temaslarda deride veya mukozalarda iltihaplanmalara ne­den olan aşındırıcı olmayan madde ve terkip-ler, şeklinde sınıflandırılmıştır.

 

Avrupa Birliği’nin kimyasalları sınıflandırmasında; kimyasallar sağlık riski bakımından çok toksik, toksik ve zararlı olmak üzere üç seviyede derecelendirmektedir.

Bu direktifte, üye ülkelerin kendi içlerinde bu sınıflandırmaya uymaları belirtilmiştir. Ancak, tehlikeli maddeler üçüncü ülkelere ihraç ediliyorsa bu direktif kapsamına girmeyeceği belirtilmiştir.

2.4- Türkiye’de Sınıflandırma

Türkiye’de kimyasal maddelerin sınıflandırılmasının yapıldığı kaynakların en başında, “Parlayıcı,   Patlayıcı,   Tehlikeli ve Zararlı Maddelerle Çalışılan İşyerlerinde ve İşlerde Alınacak Tedbirler Hakkında Tüzük” gelir. Bunun dışında Çevre bakanlığının çıkarmış olduğu “Zararlı Kimyasal Madde Ürünlerinin Kontrolü Yönetmeliği” inde, TSE’nin 9525 sayılı “Parlayabilen ve Yanabilen Sıvılar” standardında, “Tehlikeli Maddelerin Karayolu İle Taşınması Hakkında Yönetmelik” de, de bir sınıflandırma yapılmıştır. Ancak, kimyasalların bu yönetmeliklerde yapılan sınıflandırmasında, bu yönetmeliği çıkartan kuruluşun ilgi ve sorumluluk alanına giren kıstaslar dikkate alınmıştır.

2.4.1- “Parlayıcı,   Patlayıcı,   Tehlikeli ve Zararlı Maddelerle Çalışılan İşyerlerinde ve İşlerde Alınacak Tedbirler Hakkında Tüzük”’e göre Sınıflandırma:

I A Sıvılaştırılmış petrol gazları

I B Parlayıcı katı maddeler

I C Parlayıcı patlayıcı maddeler

I D Karpit ve asetilen

I E: Uçucu, parlayıcı sıvılarla hazırlanan tabanca boyaları

I F: Un, yem benzeri maddeler

I G: Nişasta ve benzeri maddeler

2   : Sıcak ve soğuk korozif maddeler

2 A: Nitrik asit, sülfürik asit, hidroklorik asit

2 B: NaOH, KOH, Ca(OH)vs.

2 C: HF

2D : Katı Karbondioksit.

3    : Zehirleyici ve tahriş ediciler

3 A : Kurşun, kurşun alaşımları ve bileşikleri

3 B : Fosfor ve bileşikleri

3 C : Zehirleyici, tahriş edici ve zararlı katı ve sıvı haldeki maddeler

3 D : Zehirleyici, tahriş edici ve zararlı sıvı veya gaz haldeki maddeler

3 E : Maden kömürü katranından elde edilen aromatik hidrokarbonlar ve türevleri ve

Benzeri. ( Benzen, toluen, ksilen, fenol, krezol)

3 F : Zehirleyici, tahriş edici ve zararlı sıvı veya gaz halindeki bir kısım maddeler.

3 G : Hayvansal ve bitkisel maddeler, olarak sınıflandırma yapılmıştır.

 

Bu sınıflandırmadaki kimyasallar sağlık açısından zararlılığı bakımından incelendiğinde, AB sınıflandırmasında olduğu gibi kimyasallar çok toksin, toksin ve zararlı olmak üzere üç seviyede derecelendirilebilmesi de mümkündür.

2.4.2- “Tehlikeli Maddelerin Karayolu İle Taşınması Hakkında Yönetmelik” de yapılan sınıflandırma:

Bu yönetmelik “Karayolları genel Müdürlüğü” tarafından çıkartılmıştır. Tehlikeli maddelerin karayolları üzerinde taşınması, yüklenmesi, boşaltılmasının nasıl yapılacağı ve bu yönetmelik kapsamına giren tehlikeli ve zararlı kimyasal maddelerin sınıflandırması yapılmıştır.

Bu yönetmelik kapsamına giren maddeler ana hatlarıyla aşağıda gösterildiği şeklinde sınıflandırılmıştır.

  • Duyarlılıkları bakımından;

 

Güvenlikli patlayıcı maddeler

Güvenliksiz patlayıcı maddeler

  • Uygulama alanları bakımından;

İtici ve balistik etkisi olan patlayıcı maddeler

Tahrip gücü olan patlayıcı maddeler;

 

  1. İnisiyal (ön) patlayıcı maddeler,
  2. Asıl patlayıcı maddeler,

Piroteknik patlayıcılar, şeklinde yapılmıştır.

3-İŞYERİNDE KULLANILAN MADDE TÜRLERİ

Kimyasal bir maddenin fiziksel biçimi maddenin vücudunuza nasıl girdiğini ve bir ölçüde de yaptığı tahribatı etkileyebilir. Kimyasal maddeler esas olarak katı, toz, sıvı ve gaz biçimindedir.

3.1- Katı Maddeler

Kimyasal zehirlenmeye yol açma olasılığı en düşük olan kimyasal maddeler katı biçimde olanlardır. Ancak katı kimyasal maddelerin bazıları deriye ya da yiyeceklerimize bulaştığında ve de bunlar yutulduğunda zehirlenmeye sebep olabilir. Katı biçimdeki kimyasalın yutulmasını önlemek için kişisel hijyen önemlidir.

Katı maddelerde en büyük tehlike, bazı iş süreçlerinin bunları daha tehlikeli biçime dönüştürmesidir. Örneğin, doğranmakta olan kereste talaşa dönüşe bilir ve solunum yoluyla vücudumuza girebilir. Kaynak çubukları dumana ve gazlara dönüşebilir. Normal olarak güvenli olan poliüretan köpük, yandığında öldürücü gazlar çıkartabilir.

Katı biçimdeki kimyasal maddeler solunabilen toksik buharlar çıkartabilir, yanıcı ve patlayıcı olabilir ve deriyi aşındırabilir.

Katı kimyasal maddelerle çalışırken ve özellikle bunları daha tehlikeli materyallere dönüştüren iş süreçleri sırasında etkili kontrol önlemleri uygulanmalıdır.

3.2- Tozlar

Toz, kömür, hububat, ağaçlar, minareler, metaller, cevherler ve maden ocaklarından çıkarılan taşlar gibi organik ve inorganik maddelerin doldurulma ve boşaltılmaları, taşınmaları gibi organik ve inorganik maddelerin doldurulma ve boşaltılmaları, taşınmaları, delinmeleri, taşa tutulmaları, çarpılmaları, püskürtülmeleri, öğütülmeleri, patlamaları ve dağıtılmaları ile meydana gelen ve kendisinden hasıl oldukları maddelerle aynı bileşimde olan ve hava içerisinde dağılma veya yayılma özelliği gösteren 0,5 – 150 mikron büyüklükte olan katı parçacıklardı.

İşyerlerinde çeşitli işlemler sonucu ortaya çıkan tozların solunabilir olanları, dolayısıyla sağlık için risk oluşturanları 60 mikronun altındakilerdir. Bunlarında yine büyük bir kısmı üst solunum yollarında tutulmaktadır. Sağlık için en zararlı olanları 0,5 mikron ile 5 mikron arasında olanlardır. Bunlar akciğerlerdeki alveollere kadar ulaşarak, kimyasal yapılarına göre etki ederler.

Tozlar kolayca görülmeyebilir. Özel aydınlatma olmaksızın çoğu zaman küçük toz parçacıkları bulutunu bile göremezsiniz.

Bazı durumlarda tozlar patlayabilir. Örneğin tahıl silolarında ya da un değirmenlerinde patlama olabilir.

İşyerindeki tozun “güvenli” düzeyde tutulması için etkili kontrol önlemleri uygulanmalıdır.

Tozlar kendisini meydana getiren maddelerin yapısına ve tozun fiziki yapısına göre adlandırılır.

3.2.1- Organik Tozlar:

Organik tozlar daha çok bitkisel ve hayvansal maddeler ile bazı sentetik maddelerin oluşturduğu tozlardır. Bitkisel ve hayvansal kökenli tozlar alveollere kadar ulaştığında solunum ve salgı yolu ile akciğerlerin kendini temizleme özelliği ile atılarak elimine edilir.

Sentetik bileşiklerin oluşturduğu organik tozlar için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Bunlar kendisini oluşturan sentetik maddenin özelliğine göre değişik etkiler gösterirler. Mesela TNT tozlarının alveollere kadar ulaşıp kana karışması ile  vücudun damar sistemi üzerinde olumsuz etkileri olabilmektedir.

3.2.2-Anorganik Tozlar

Kurşun, demir, bakır, çinko gibi metal ve kükürt, kükürt karbon(kömür) gibi ametallerin ve bunların bileşiklerinden oluşan tozlardır. Anorganik tozlar kendisini oluşturan maddenin cinsine göre değişik etkilere sahiptir.

 

3.2.3- Fibrojenik Tozlar

Bazı maddelerin lifli yapıları vardır. Dolayısıyla bu maddeler ufalandığında tozları da bu fibrojenik (lifli) yapıyı muhafaza ederler. Bu çeşit tozlar solunduğunda, akciğerlerde fibrojenik yapı denilen şişlikler oluştururlar. Özellikle tozu oluşturan maddenin kimyasal özelliği bu yapının oluşmasında etkendir.

Silis, asbest, talk, magnezyum bu tür lifli yapıya sahib olan maddelerdir. Bu maddeler silikozis, asbestoz, talkoz, aliminoz adı ile anılan hastalıklara sebep olurlar.

Asbest;

Asbest; Çeşitli mineral silikatların jeolojik yapı süreci içinde, yüksek basınç ve sıcaklık altında oluşturduğu kristalize bir grup minerale verilen isimdir. Kimyasal yapısı çe­şitlerine göre değişik olmakla birlikte genel olarak, Si02, MgO, A1203, Fe2Q3, FeO, CaO-Cr203, ve H2O’dan mey­dana gelmektedir.

Asbestin Özellikleri;

  • Isıya dayanıklıdır (Ergime noktası demire eşdeğer),
  • Esnek, yüksek gerilme direncine sahip (Çelik telden daha mukavim),
  • Isı ve elektrik iletkenliği çok düşük,
  • Çeşitli kimyasallara karşı dayanıklı,
  • Mikroorganizmalara karşı dayanıklı,
  • Sürtünme ve aşınmaya karşı dayanıklı,
  • Çeşitli maddelerle kolay karışır, kolay şekillenir,

Yeryüzünde tüm bu özellikleri bir arada bulunduran tabii ya da suni başka bir materyal yoktur.

Çeşitleri;

Serpantin Grubu; Magnezyum silikat ihtiva eder. Kıv­rımlı demete benzer ipliksi yapıdadır. Doğal olarak sarımtırak yeşilimsi renkte, işlenince gri beyaz lif oluşturur. Genel for­mülü; Si02,MGO,H20, A1203,Fe203,CaO,Cr203’tür. En çok kullanılan ve en az riskli olan asbest türüdür.

  • Amphibol Grubu; Düz ipliksi yapıdadır. Bulundurduğu metal okside göre renk alır. Kırılgandır, aside dayanklıdır, mu­kavemeti düşüktür. Dört ana grubu vardır.
  1. Krokidolit (Mavi); Sodyum demir silikat,
  2. Amozit (Kahverengi); Demir, magnezyum silikat,
  3. Tremolit; Kalsiyum magnezyum silikat,
  4. Aktinolit; Kalsiyum, magnezyum, demir silikat.

Asbest, yukarıda belirtilen özellikleri sebebi ile bütün dünyada 3000’den fazla değişik kullanım alanı bulan çok özel­likli bir maddedir. Ülkemizde de yılda yaklaşık 30.000 ton civarında toz asbest ithal edilerek kullanılmaktadır. Asbest, başta asbestli çimento (%84), Yer döşemesi (%0,5), Sürtünme elemanları (%12), Conta, salmastra (%2,2), Tekstil olmak üzere çeşitli sektörlerde kullanılmaktadır.

Dünyada en çok Güney Afrika, Kanada ve Rusya ta­rafından üretilmekte olan asbest, ülkemizde sanai olarak iş­letilecek cevhere sahib olmamakla birlikte çok yaygın asbestli bölgeler mevcuttur.

Etkileri;

Asbestin yukarıda sayılan ve endüstri için vazgeçilme olmasına sebep olan Özellikleri, aynı zamanda onun sağlık açı­sından da risklerini oluşturmakta, hatta asbest kullanılan riskli maddeler arasına sokmaktadır. Asbestin lifli yapısı so­lunumdan sonra akciğerlerde, alveolîerde takılıp kalmasını sağ­lamakta, kimyasal etkilere ve mikro organizmalara dayanıldı olma özelliği ise, vücudun savunma sistemi tarafından elimine edilmesini, imkansız hale getirmektedir. Böylece akciğerleri yerleşen asbest lifleri hiçbir şekilde dışarıya anlamayarak, za­manla kanserli hücrelere dönüşecek olan fibrojenik yapılar oluşturmaktadır.

 

Asbestten etkilenme ve etkilenme sonrası hastalığın gelişimi, etkilenmenin dozajı, süresi ve etkilenen bünyenin yapısı ile özel yaşantısındaki alışkanlıkların da etkisi önemlidır. So­lunum yolu ile alındığında bu kadar tehlikeli olabilen asbestin sindirim yolu ile alındığında risk oluşturduğuna dair herhangi bir bulgura rastlanmamıştır.

Teorik olarak beyaz asbest denilen serpantin grubu as­bestin kanserojen risk taşımadığı belirtilmekle beraber, as­bestin hiçbir zaman saf serpantin veya amphibol grubu (beyaz, mavi, kahverengi) olarak elde edilmesi mümkün olmadığından, asbestli çalışmalarda her zaman riskin varlığı kabul edilerek ona göre gerekli tedbirler alınmalıdır.

Talk: Magnezyum silikat kayalarının veya metamorfoz dolamitlerin değişmesi ile meydana gelen tabi bir hidrosilikattır. Açık yeşil, beyaz ve grimsi renkte yaprağımsı ve pullu yapıdadır. Asit ve bazlara mukavimdir.

Kullanıldığı yerler; Boyalarda yayıcı ve pigment olarak, seramikte, katran kağıdında çatı kaplamalarda, kozmetik ve ec­zacılıkta, kağıtta, kurşun kalemde, elektrik cihazlarında kul­lanılır. Dolgu maddesi olarak kauçuk, insektisit, sabun, plastik ve deri endüstrilerinde kullanılır.

Vücuda Etkisi; Solunum yolu ile etkir. Tozlarının 10 yıl gibi uzun süreler solunması ile talkozis meydana gelebilir. Daha çok elyaf halindeki tozları talkozise sebep olur. Nefes dar­lığı ve iş göremezliğe sebep olur.

3.2.4- Kanserojen tozlar:

Çeşitli özellikleri sebebi ile kansere yol açan tozlardır. Asbest, arsenik ve bileşikleri, berilyum kromatlar, nikel ve bi­leşiklerinin tozlan bu çeşit tozlardır. Bu tozların kanser oluş­turmasında kişinin beslenme alışkanlığı, yaşama şekli, çevresel etkiler kanserin oluşmasında önemli olan etkenlerdir.

3.2.5-  Rodyoaktif Tozlar:

Uranyum, toryum, zirkonyum ve seryum gibi radyoaktif maddelerin bileşiklerinin oluşturduğu tozlardır. Bunların yay­mış olduğu iyonize ışınlar insan vücudundaki dokularda ha­sara ve bazı ur oluşumlarına sebep olurlar.

3.2.6– Allerjik Tozlar;

Allerjik tozların etkileri kişilere göre değişiktir. Özellikle duyarlı bünyelerde çeşitli allerjik reaksiyonlara yol açan toz­lardır. Çeşitli çiçek tozları bünyelerde bahar allerjisi tabir edi­len etkilere sebep olur. Bunun dışında, özellikle kapalı ru­tubetli ve sıcak ortamlardaki bakterileri tahıl tozları, sentetik maddeler, ateş, astım, dermatitler, kızarmalar ve benzeri allerjilere yol açarlar.

3.2.7-  İnert Tozlar:

Kömür, demir tozlan, baryum ve magnezyum bi­leşiklerinin tozlan, kireçtaşı, mermer, alçı tozlan bu tip toz­lardır. Bu tozlar vücutta birikirler ancak herhangi bir, fib-rojenik ve toksik etkileri olmaz. Vücudun savunma mekanizmasının temizleme gücünü aşmadıkça problem oluş­turmazlar.

3.3- Sıvılar

Asitler ve çözücüler gibi tehlikeli maddelerin çoğu normal ısıda sıvı haldedir. Sıvı kimyasalların çoğu, soluna bilen ve kimyasal maddenin türüne bağlı olarak çok toksik olabilen buharlar çıkartır.

Sıvı kimyasallar deri yoluyla absorbe olabilir. Bazı sıvı kimyasallar deride ani tahribata neden olabilir. Diğer bazı sıvılar deriden geçerek doğrudan doğruya kana karışabilir ve vücudun çeşitli bölgelerine ulaşarak buralarda tahribata yol açabilir.

Soluma, deri tahribatı ve göz tahribatı ihtimalini bertaraf etmek yada azaltmak için sıvı kimyasallarla çalışırken etkili kontrol önlemleri uygulanmalıdır.

3.4- Buharlar

Buharlar havada asılı kalan çok küçük sıvı parçacıklardır. Sıvı kimyasalların çoğu oda sıcaklığında buharlaşır, yani buhar olarak havada kalır.

Bazı kimyasal maddelerin buharları gözlerimizi ve derimizi tahriş edebilir. Bazı toksik buharları solumak sağlık üzerinde çeşitli ciddi sorunlar yaratabilir.

Buharlar parlayıcı ya da patlayıcı olabilir. Yangından ya da patlamadan kaçınmak için buharlaşan kimyasalları kıvılcımlardan, ateşleme kaynaklarından ya da bağdaşmayan kimyasal madde kaynaklarından uzak tutmak önemlidir.

İşçilerin sıvı, katı ya da diğer biçimlerdeki kimyasal maddelerden çıkan buharlara maruz kalmasını önleyecek kontrol önlemleri uygulanmalıdır.

3.5- Gazlar

3.5.1- Basit Boğucu Gazlar;

Normal şartlarda kimyasal olarak boğucu değildirler. Fakat ortamda çok yoğun bulunmaları durumunda havadaki oksijenin yerini alarak oksijenin daha az solunmasına sebep ol­duklarından, oksijen yetersizliği sebebi ile boğulmalara sebep olabilirler. Bazıları, özellikle petrol türevi olanlar hafif nar­kotiktir.

Karbondioksit, metan, etan, propan, hidrojen vb. yaygın olarak kullanılan basit boğuculardır.

Karbondioksit; Renksiz, kokusuz gazdır. MAK değeri 5000 ppm.

Vücuda etkisi; Karbondioksit miktarının artması so­lunum hızını artırır.

% 1-3 yoğunluğunda orta sürelerde tehlikesizdir,

% 3-6 yoğunluğunda baş ağrıları başlar,

% 6-10 yoğunluğunda baş dönmesi, görme bozuklukları, şuursuzluk başlar,

% 10’dan fazla yoğunlukta narkotik etki görülür. Bo­ğucu etki CO2 çokluğundan ziyade O2 azlığındadır.

Etkilenme olduğu takdirde hasta açık havaya çıkarılır, oksijen verilir, suni solunum yaptırılır.

3.5.2- Kimyasal Etkili Boğucu Gazlar;

Kimyasal özellikler sebebi ile solunum ve dolaşımı en­gelleyerek etkili olan gazlardır. Karbon monoksit, hid-rojensülfür, hidrojen siyanür bu tip gazlardır.

Karbonmoniksit; Renksiz, kokusuz, şekilci olmayan gazdır. Çok zehirlidir. Hemoglobinle oksijenden 200-300 kat fazla ilgilidir. Hemoglobinle karboksihemoglobin (HbCO) yapar. Böylece kanın dokulara oksijen taşıma kapasitesini bloke eder.

Etkisi; Havadaki miktarına, maruziyet süresine ve ki-

sinin duyarlılık derecesine göre değişir.

%0,01 (100 ppm) konsantrasyonda uzun sürede baş ağ­rıları yapar,

%0,05 (500 ppm) konsantrasyonda şiddetli baş ağnsı, baş dönmesi, baygınlık,

%0,2 (2000 ppm) konsantrasyonda derin bir şu­ursuzluk, nabız zayıflaması sonunda ölüm gelir.

Kronik Zenirienme; Karbonmonokside düşük kon­santrasyonlarda uzun süreli aylarca veya yıllarca etkilenme so­nucunda, yorgunluk, baş ağrıları, mizaç değişmeleri, uyku bo­zuklukları, kalb ve mide bozuklukları, hafıza bozuklukları görülebilir.

Korunma: İşyeri havasındaki miktar devamlı kontrol edilir, sigara yasaklanır, kısa süreli çalışmalar uygulanır, ge­rekirse maske kullanılır.

Etkilenen kişi derhal temiz havaya çıkarılır. Oksijen ve­rilir. Beyin ödemine karşı hipertonik çözeltiler uygulanır.

Hîdrojensûlfûr (H2S); Lağım kanallarında, foseptiklerde, eritme (izabe) tesislerinde, gazhanelerde bulunur. Tipik kokuludur.

Etkisi: Havada eser miktarda(%0,0001) bulunması halinde tipik kokusu ile tanınır. Daha yüksek konsantrasyonda  bir süre sonra koku alma sinirleri felce uğrar ve koku alınmaz olur.

Solunum yolu ile alman Hidrojen sülfür toksik tesir gös­terir. Mukozaları tahriş eder. Hücre içindeki fermentleri inhibe eder.

Zehirlenme belirtileri 200 ppm/m3 de başlar, 600 ppm/ m3’te ölüm gelir. MAK:10 ppm veya 15 mgm3.

3.5.3- Tahriş Edici (irritan) Gazlar:

Asidik özellikleri ve suda çözünürlükleri sebebiyle, so­lunum sistemleri üzerinde tahriş edici etki gösterirler. Özellikle üst solunum yollan ve akciğerlere ulaşan bu tür buharlar, de­rinin ve dokuların nemi ile asidik çözelti oluşturarak temas et­tikleri dokuları tahriş ederler.

Amonyak, kükürtdioksit, fosgen, klor, azot oksitleri ve asit buharları bu gruba girerler.

Amonyak (NH3); Endüstride bazı sentez işlerinde, gübre ve bazı boyaların imalatı ile soğutucu olarak kullanılır. Daglayıcı ve yakıcıdır. 5000-10.000 ppm’lik miktarlar kısa sürede öldürücü olur. MAK:25 ppm (18 mg/m3}

Akut Etkilenme; Gözler, mukozalar ve solunum yollan üzerinde tahriş edici yakıcı etki gösterir. Kornea üzerinde kör­lüğe kadar giden lezyonlar oluşur. Bronşit ve akciğer ödemi gö­rülür.

Kronik Etkilenme; Düşük konsantrasyonlarda çok uzun süreli etkilenmelerde kronik bronşit olabileceği be­lirtilmekle birlikte, bu konuda kesin bir kanaat yoktur.

Korunma; Çevre tedbirleri, maske kullanımı, ortam kontrolü. %75 oranında NH3 çözeltisi ile temas halinde vü­cudun derhal yıkanması gerekir. Klasik yanık tedavisi uy­gulanır.

Formaldehit (HCHO); Normal sıcaklıkta gaz halindedir. Endüstride %35-40’lık çözeltisi (formalin) kullanılır.

Etkisi; Mokozaları tahriş eder. Ağız yolu ile alınırsa böb­rek bozuklukları, solunum zorluklan görülür. Kronik olarak eg­zamalar oluşturur.

Azotdioksit (N02,NOx); Azotoksit gazları, kırmızı esmer renkte, havadan hafif derecede ağır dumanlar halindedir. Su veya nem ile temasta nitrik asit ((HN03) oluşumu ile tahriş et­kisi vardır. MAK: 5 ppm (9 mg/m3)

3.5.4-  Sistemik Etki Gösteren Zehirli Gaz ve Buharlar:

Vücudun belirli sistemleri üzerinde toksik etki yapan gaz ve buharlardır. Akciğer zarları üzerine tesir eder veya doğ­rudan dolaşıma girerler. Böbrek ve karaciğerler üzerinde, ba­zıları da kemik iliği üzerinde etkirler. Karbontetra klorür ve nitroparafinler böbrek ve karaciğerlerde, benzen buharları kemik iliği üzerinde, kurşun buharları kan sistemi üzerinde etkilidir.

Arsin (AsNH3) (Arsenikli hidrojen);

İçinde arsenik bulunan metal cevherlerinin asitlerle veya arsenikli asitlerin metallarla temaslarından meydana gelir. Sa­nayide elektronik endüstrisinde yan ileticiler imalinde kul­lanılır.

Etkisi; Çok toksit bir gazdır. 0,1-0,5 grlık miktann vü­cuda girmesinde (ya da 2000 ppm konsantrasyonda) süratle ölüm meydana gelir. Hemoglobine ilgisi çok fazladır. Kuvvetli bir kan zehiridir. 1-10 ppm’de 1 saat maruziyet tehlikelidir. 100-200 ppm’de ağır toksik belirtiler meydana gelir.

Karbonstilfür (CS2);

Renksiz (soluk sanmtırak) kolaylıkla buharlaşan, pat­layıcı sıvıdır. Genellikle çözücü olarak kullanılır. MAK:20 ppm

Etkisi; Vücuda özellikle akciğerlerden girer. Aşırı du­yarlılık hali, kabuslar, mesleki hatalar, cinsel bozukluklar, ref­lekslerin kaybolması gibi belirtiler görülür. Kanda çinko ve bakır gibi elementleri tutması bu belirtilere sebep olur.

5.3.5-  Narkotik (Uyuşturucu) Buharlar.

Genellikle sistematik etki göstermezler. Maruziyet ha­linde uyuşukluk ve uyku hali verirler. Dikkatin dağılmasına sebep olduğundan kaza riskini arttırır. Devamlı maruzuyet ha­linde narkotik maddenin cinsine göre bağımlılık yapabilir. Ge­nellikle yağlı yüzeylerin temizlenmesinde kullanılan benzin, toluen, triklor etilen v.b. bu gruba girerler.

KİMYASALLARIN ZARARLARINI BELİRLEYEN ETMENLER

Kimyasalların sağlığa verdikleri zararları ve bu zararın derecesini etkileyen başlıca faktörler, kimyasalların fiziksel ve kimyasal özellikleri, maruz kalma süresi ve maruz kalanın fizyolojik özellikleridir.

4.1-Fiziksel özellikleri:

Kimyasal maddeler katı sıvı ve gaz halinde bulunurlar. Katı kimyasallardan etkilenme daha az olurken, katı maddelerden meydana gelen tozlar veya katının erimesi ile meydana gelen sıvı ve buhar hallerinden etkilenme daha hızlı ve fazla olur. Yine bu katı, sıvı ve gaz maddelerin saflığı, ihtiva ettiği diğer maddelerin özeliği de etkilenmede önemli bir faktördür.

Kimyasalların fiziksel özellikleri molekül ağırlıkları, suda veya diğer çözücülerde çözülebilme özellikleri de önemli bir faktördür. Çözünebilirlik özelliği vücuttan atılma sürecinde ve hedef organlarda etkilidir.

Örneğin, DDT saf halde iken insanların derisinden hemen hemen hiç absorbe olmazken, kerozen (gazyağı) içinde çözünülerek cilde uygulandığında, cilt absorbe eder ve bünyede toksik etkisini gösterir.

.4.2- Kimyasal Özellikler

Kimyasalın molekül yapısı, aynı zamanda biyolojik aktivitesini belirler. Molekül yapısındaki değişme ile o maddenin aktivitesi önemli şekilde artar veya azalır. Aynı elementlerden meydana gelip kimyasal sembolleri aynı olsa bile aromatik (halkalı yapı) ve alifatik (düz zincirli) hidrokarbonların etkileri farklıdır. Aynı zincir yapısına sahip olmakla beraber bir maddenin polimeri ve monomeri farklı etkiler gösterir veya bir iyonun organik maddenin kaçıncı atomuna bağlandığına göre de o kimyasalın etkisi değişebilir.

Kimyasalın kolay reaksiyona girip girmediği, ulaştığı yerdeki koşulların buna elverip vermediği gibi özellikler yine kimyasalın toksisitesini etkileyebilir.

Örneğin; Alifatik kimyasallarda metil grubunun moleküle ilavesi biyolojik aktiviteyi arttırır; metil antrasen, antrasene göre daha toksiktir.

4.3-Maruz kalma şekli ve süresi

Maddenin organizmaya giriş yolu, maruz kalma sıklığı ve süresi kimyasalların toksikitesini etkiler. Kimyasalın vücuda alınma yolu da kimyasalın etkisini belirler. Vücuda en hızlı alındığı yolla toksikitesi en fazladır. Genellikle enjeksiyon yollarından damar içine enjeksiyonu durumunda hızlı etki görülür ve toksikite de en yüksektir. Maddenin belirli bir beslenme rejimi (diyetle) verilmesi de toksikiteyi etkiler. Diğer yandan toksik maddenin verildiği zaman, mevsim, verilme süresi ve verilme sıklığı da biyolojik etki şiddetini değiştirir.

4.4- Maruz kalan kişinin özellikleri:

Kimyasala maruz kalan kişinin fizyolojik özellikleri de kimyasalların zehirli etkisinde belirleyici rol oynar.

Yaş: Yeni doğmuş çocuklarda bazı enzimler henüz oluşmamıştır, bu nedenle henüz oluşmayan enzimlerle detoksifiye olan kimyasalların toksik etkisi artar. İleri yaşlarda da bağırsak faaliyetleri ve absorbsiyon yavaşladığından ağız yoluyla alınan maddelerin etkisi gecikebilir. Genellikle yaşlı kimseler ilaç ve toksik maddelere karşı daha dayanıksızdırlar.

Beslenme: Yetersiz beslenme, bazı besinler kimyasalın etkisini artırabilir veya azaltabilir. Yağ dokuda biriken bazı kimyasallarda yağlı beslenme sonucu vücutta daha fazla tutulurlar.

Ayrıca kişinin alkol kullanma alışkanlığı, uyuşturucu alışkanlığı veya bu tür ilaç kullanıp kullanmadığı da kimyasalların etkisini artırır

Cinsiyet, Hamilelik, Genetik Faktörler: Bazı bireylerde doğuştan nedenlerle bazı enzim sistemlerinde eksiklik veya daha yüksek aktivite söz konusudur. Bu nedenle aynı maddeye farklı cevaplar verilir. Ayrıca cinsiyet, hamilelik gibi etmenlerde kimyasalın vereceği zararları önemli ölçüde etkiler, hamilelik sırasında maruziyet doğum anormalliklerine, sakat doğumlara neden olabilir, emzirme sırasında maruziyet sonucu vücuda alınan kimyasallar sütten emzirilen bebeğe geçebilir, üreme organlarını hedef alan kimyasallar üreme fonksiyonlarında bozukluk yapabilir.

4.5-Çevresel özellikler: (Fiziksel ortam)

Ortamın sıcaklığı, basıncı, radyasyon gibi çevresel faktörler, vücudun sıcaklığı vb etmenler toksikiteyi çeşitli şekillerde etkileyebilir. Genel olarak çevre sıcaklığı ile toksikite doğru orantılı olarak artar.

Çevredeki kimyasal kirleticiler de toksikite üzerine (bacagazları, endüstriyel atıklar vs.) toksikiteyi artırıcı etki yaparlar. Kimyasalların depolama koşulları da önemli bir faktördür. Bekleme sırasında ışık, nem, sıcaklık, gibi etkenler toksisiteyi değiştirebilir. Örneğin; trikloretilen sıcak havada daha toksik olan fosgen ve hidroklorik asit (HCI)‘e dönüşürken, siyanürler nemli havada toksiktesi daha düşük karbonatlara dönüşür.

5- KİMYASAL RİSKLER

Tehlikeli kimyasalların kimyasal, fiziksel özelikleri ile toksik ve zararlı özellikleri bakımından hem sağlık hem de güvenlik açısından birçok risk taşımaktadırlar.

5.1- Sağlık Riskleri

Toksik kimyasallar solunum, sindirim ve deri yoluyla vücudun çeşitli organlarına ulaşır, orada birikerek meslek hastalıklarına sebep olabilen kimyasallardır. En yaygın etkilenme şekli, tozlarının, buharlarının, havadaki sis halinde dağılmış partiküllerin solunum yoluyla vücuda girmeleri ile görülür. Etkileri kimyasallara göre kanserojen ve mutajen etkilerine kadar değişebilen özellikler gösterebilirler.

Bu maddeler ile ilgili olarak “Kimyasal Maddelerle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik” ekinde mesleki maruziyet listeleri ile “Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü Ekinde” meslek hastalıkları ve bu hastalıklar için yükümlülük süreleri belirtilmiştir.

Kimyasal maddelerin sağlık üzerine olumsuz etkisinin fazla olması ve bu etkinin uzun süre sonra ortaya çıkabileceği de dikkate alındığından, Kimyasal Maddelerle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik’ de,  bu maddelerle çalışılan işyerlerinde konuyla ilgili diğer kayıtlarla birlikte sağlık kayıtlarının da işyerinde saklanması, istenmesi veya işyerinde faaliyetin sona ermesi durumunda kayıtların Bakanlığa verilmesi gerektiği belirtilmektedir.

 5.1.1- Aşındırıcı (Korozif) Maddeler

Canlı doku ile temasında, dokunun tahribatına neden olabilecek maddelerdir. Vücutta temas ettiği organa zarar verirler, aynı zamanda metallere de etki edip aşındırırlar. Bunlar genel adlarıyla asitler, bazlar ve asit oksitlerdir.

Asitle direk temas etmekten kaçı­nılmalıdır. Asit kullanımı gereken her yerde koruyucu elbise ve ekipman kullanılmalı. A.sit döküntüleri bol suyla derhal yıkanmalıdır. Asitler su ile hızlı reaksiyona girdiğinden, patlama riskine karşı, asitlerin seyreltme işlemi su üzerine asidi yavaş, yavaş ilave ederek yapılmalı.

Asidin vücuda sıçraması halinde, varsa Emniyet duşu, su hortumu, lavabo, göz çeşmesi veya içme suyu çeşmesini kullanarak derideki asid yıkanmalı, yaralanmayı azaltmanın yolu mümkün olduğu kadar çabuk ve tam olarak asidin yıkanmasıdır. Nitrik asit gibi bazı asitleri tamamen temizleyebilmek için uzun süre yıkama gerekir.

Kuvvetli asitler ısıtıldıklarında, seyreltildiklerinde veya organik maddelerle temasa geldiğinde asit gazları oluşurlar; Bütün asit gazları akciğer ve nefes borusunda korozis etkilerinden dolayı sağlık için tehlike teşkil ederler.

5.1.2- Tahriş ediciler

Mukoza veya cilt ile direkt olarak ani, uzun süreli veya tekrarlanan temasında lokal eritem (mukoza veya deride meydana gelen kızarıklık veya kırmızılıklar), eskar (yanıklar sonucu deride meydana gelen kuruma ve kabuklaşma) veya ödem oluşumuna neden olabilen, aşındırıcı olarak sınıflandırılmayan maddelerdir

Güçlü tahriş edicilerin etkisi tek bir maruziyet sonunda görülebilir,bu maddeler, Güçlü tahriş ediciler için kuvvetli asit ve bazlar (hidroklorik asit, sülfirik asit, sodyum hidroksit (kostik soda) vb) örnek olarak verilebilir.

Zayıf tahriş ediciler aylar hatta yıllar süren birden çok maruziyet gerektirir. Kronik tahriş ediciler geniş bir gruptur; yaygın mesleki örnekleri: zayıf asitler ve alkaliler, sabunlar, deterjanlar, organik çözücüler, su bazlı metal sıvılar (çözünebilir yağlar), seyreltici ve oksitleyici maddeler.

5.1.3- Kimyasal yanıklara neden olanlar

Dokuya kısa süreli temas ettiklerinde yanık meydana getiren kimyasallardır, genellikle tek bir temas yeterlidir. Kimyasal yanıklar, çoğunlukla organik ve inorganik asitler ve alkalilere kaza ile maruziyetten kaynaklanır.

Karbon disülfit, petrol damıtma ürünleri (benzin, kerosen), kömür katran çözücüleri (ksilol, toluol, benzen), turpentin, klorlu hidrokarbonlar (metilen klorit, trikloretilen, freon), alkoller (metilalkol,etilalkol) vb kimyasal yanıklara neden olabilen kimyasallara örnektir.

5.1.4- Duyarlılaştırıcılar

Solunduğunda, deri yoluyla alındığında aşırı derecede hassasiyet meydana getirme özelliği olan ve daha fazla maruz kalınması durumunda karakteristik olumsuz etkilerin ortaya çıkmasına neden olabilen maddelerdir.

Krom tuzları gibi bazı maddelerin hem tahriş edici hem de duyarlılaştırıcı olarak etkilerine rağmen bir deri duyarlılaştırıcısının aynı zamanda bir deri tahriş edicisi olması gerekmez. Kromatlar, epoksi reçineler ve reçinelerin sertleştiricileri, akrilik reçineler, formaldehid, sert keresteler ve bitkiler (krizantem gibi) yaygın mesleki örneklerdir.

5.1.5- Renk değişimi ve lekelere neden olanlar

Kronik maruziyet sonucu deride renk değişimi oluşturabilen maddelerdir Ağır metallerden (gümüş, cıva, arsenik gibi) kaynaklanan kronik zehirlenme deride renk değişimi oluşturabilir

5.1.6- Kanserojenler

Solunım, sindirim veya deri yolu ile alındığında kanser oluşumuna neden olan veya kanser oluşumunu hızlandırabilen maddelere kanserojen,

Kanser vücuttaki hücrelerin yeteri derecede farklılaşmaya uğramaksızın kontrolsüz ve hızlı bir şekilde bölünmesi ile ortaya çıkan bir hastalıktır. Kanser oluşturabilen kimyasal bileşiklere kanserojen denir. Kanserojen bir kimyasala maruz kaldıktan sonra, genellikle  kanser (tümör) oluşumu için bir süre geçmesi gerekir. Örneğin; bu süre radyasyonun oluşturduğu lösemi için 4-6, asbestin oluşturduğu akciğer zarı kanseri  için 30-40 yıldır.

Kanserojen maddelerde üç grupta incelenmektedir.

  • Grup 1: İnsanda kansorejen olduğu bilinen maddeler.
  • Grup 2: İnsanda kansorejen olduğuna dair yeterli kanıt olan maddeler.
  • Grup 3: Kanser yapma olasılığı bulunan ancak yeterli kanıt olmayanlar

5.1.7- Mutojen Maddeler

Kalıtımsal genetik hasarlara yol açabilen veya bu etkinin oluşumunu hızlandırabilen maddelere mutajen,

Bir kimyasal bileşiğin hücre çekirdeğindeki DNA üzerinde kalıcı yapı değişikliği oluşturması mutasyon olarak tanımlanır. Avrupa Birliği tarafından kanserojen maddeler gibi mutajen maddeler de (Grup 1 insanda mutajen olduğu bilinen, Grup 2 insanda mutajen olduğu kabul edilen, Grup 3 insanda mutajen olduğu hakkında olasılık bulunan ancak yeterli kanıt bulunmayan) üç grupta ele alınmaktadır.

5.1.8- Üreme İçin Toksik Maddeler

Erkek ve kadınların üreme fonksiyon ve kapasitelerini azaltan ve/veya doğacak çocuğu etkileyecek kalıtımsal olmayan olumsuz etkileri meydana getiren veya olumsuz etkilerin oluşumunu hızlandırabilen maddeler, üreme için toksik maddeler, olarak tanımlanmaktadır.

Kimyasal bileşiğin doğurganlık yeteneği üzerindeki etkisini ifade eder. Solunduğunda, ağız yoluyla alındığında, deriye nüfuz ettiğinde erkek ve kadınların üreme fonksiyon ve kapasitelerini azaltan ve/veya doğacak çocuğu etkileyecek kalıtımsal olmayan olumsuz etkileri meydana getiren veya olumsuz etkilerin oluşumunu hızlandıran maddelerdir. Avrupa Birliği tarafından kanserojen maddeler ve mutajen maddeler gibi üreme için toksik maddeler de (Grup 1 insanda üreme için toksik olduğu bilinen, Grup 2 insanda üreme için toksik olduğu kabul edilen, Grup 3 insanda üreme için toksik olduğu hakkında olasılık bulunan ancak yeterli kanıt bulunmayan) üç grupta ele alınmaktadır.

5.2- Kimyasalların Güvenlik Kriterleri

Kimyasalların neden oldukları yanma, parlama patlamanın kontrol altına alınması için kimyasalların özellikleri ve verebilecekleri zararlar bilinmeli ve risk değerlendirmesi yapılmalıdır.

5.2.1- Yanma sıcaklığı

Alevin sürekliliğini kendi kendine sağladığı sıcaklığa yanma noktası denir. Böylece alev sıvı buharının sürekli yanmasını sağlar. Parlama noktasında alevin kalıcı olması gerekmez, Yanma noktası genellikle parlama noktasının birkaç derece üzerinde bir sıcaklıktır.

5.2.2- Parlama sıcaklığı

Parlayıcı sıvıların hemen sıvı yüzeyinde veya kaplarının içinde hava ile tutuşabilir yeterli buhar çıkardıkları en düşük sıcaklık veya havadaki uçucu yanabilen madde buharlarının bir alevle teması sırasında tutuşabildiği en düşük sıcaklıktır Parlama noktası düştükçe maddenin tutuşması kolaylaşır.

5.2.3- Patlama (Parlama) limitleri

Yanıcı veya parlayıcı sıvıların buharları hava ile uygun oranlarda biriktiğinde ve ortamda bir tutuşturma kaynağı varsa hızlı bir yanma veya patlama olur. Bu uygun orana parlama aralığı veya patlama aralığı denir.

5.2.4- Patlama Alt limiti (LEL) (alt parlama limiti olarak da ifade edilir. LFL):

Havadaki buhar yüzdesinin bir yangın veya patlama oluşturması için gerekli olan en alt seviyesidir. Bunun altındaki konsantrasyonlarda yakıt (madde) yeterli olmadığından yangın olmaz ve karışım bu anlamda fakir karışım olarak nitelendirilir

5.2.5- Patlama Üst limiti (UEL) (üst parlama limiti olarak da ifade edilir. UFL)

Havadaki buhar yüzdesinin bir yangın veya patlama oluşturması için gerekli olan en üst seviyesidir. Bunun üstündeki konsantrasyonlarda hava (oksijen) yeterli olmadığından yangın olmaz ve karışım bu anlamda zengin karışım olarak nitelendirilir.

5.2.6- Kaynama noktası

Maddenin kaynadığı veya sıvıdan buhara veya gaz fazına geçtiği ve yüzeyde buhar kabarcıkları oluşturduğu sıcaklıktır. Başka bir değişle meydana gelen buhar basıncının atmosfer basıncına eşit olduğu sıcaklıktır. Atmosferik basıncı azaltıp çoğaltarak sıvının kaynama noktasını değiştirmek mümkündür. Kaynama noktasında ki 1 gram maddenin sıvı halinden gaz haline geçmesi için gerekli olan ısı miktarı o maddenin potansiyel buharlaşma ısısıdır.

5.2.7- Fiziksel koşullar

Kimyasalın depolama koşulları, kullanım koşulları, fiziksel hali (katı, sıvı, gaz, ortama dağılmış, toz, duman, buhar buğu halinde olup olmadığı, basınç altında olup olmadığı, büyük yüzeyler halinde bulunup bulunmadığı gibi parlama noktasına ulaşabileceği koşullardır.

Örneğin gazyağı eğer atomize halde bulunursa alevlenme noktasından daha düşük sıcaklıkta da parlayabilen buharlar üretir.

Pek çok kimyasalın buharları havadan ağırdır bu da kimyasalın ortaya çıkarabileceği riski önemli ölçüde etkiler ve buharlarının havadan ağır olması nedeniyle çok geniş bir mesafeye yayılarak çalışma yerinin çok uzağında, bodrum niteliğindeki yerlerde parlayacak konsantrasyona ulaşabilirler

5.2.8- Reaksiyona giren kimyasallar

Diğer bir etken kimyasalların birbirini etkileme riskidir. Ortam bir kimyasalın alevlenme noktasına kadar ısınması için yeterli olmayabilir ancak bu kimyasalın yakınında bulunan ve alevlenme noktası düşük başka bir kimyasal için uygun olabilir. Bu durumda ikinci kimyasal yanarak ortama ısı yayabilir ve bu suretle diğer kimyasalın da alevlenme noktasına ulaşmasına neden olabilir. Bu nedenle zararlı kimyasalların depolanması çok önemlidir.

5.3- Kimyasalların Güvenlik Riskleri

Zararlı kimyasallar sağlık açısından birçok risk taşıdığı gibi, güvenlik açısından da yanıcı, parlayıcı, patlayıcı ve oksitleyici riskleri taşır.

Yangın, yanıcı bir maddenin yakıcı bir maddeyle birleşmesi sonucunda dışarıya ısı vermesine neden olaya yanma, kimyasal ve fiziksel değişimleri içeren bir oksitlenme reaksiyonun sürecini tarif eder İstenmeden başlayarak tehlike doğuran, söndürülmesi zor neticesinde maddi manevi zarar veren ateşe de yangın denir. Yangın ve yanma pek çok şekilde tarif edilir.

Parlama, kolay alev alabilen maddelerin (parlayıcı maddeler) buhar veya gazlarının hava ile belli oranda ki homojen karışımları, maddenin çok kolay alev alarak hızla yanmasına sebep olur ki bu tür yanma olayına parlama denir.

Normal şartlar altında buharlaşabilen veya gaz halinde bulunan ve tutuşma noktası (alev alma sıcaklığı) düşük olan sıvı ve gazlara parlayıcı madde denir.

Patlama, ok hızlı bir gaz genişlemesi ile ve genellikle ısı açığa çıkmasıyla meydana gelen bir kimyasal reaksiyon veya değişimdir.

Tanımlardan da anlaşıldığı gibi maddelerin yanma ve patlama özellikleri onların alev alma noktalarına yani parlama noktalarına bağlıdır. Parlama noktası düştükçe yangın tehlikesi artar. Atmosfer sıcaklığından daha düşük parlama noktasına sahip sıvılar ısının etkisi ile büyük miktarlarda buhar oluştururlar.

5.3.1- Parlayıcı Maddeler

Parlayıcı sıvıları üç sınıfta incelemek mümkündürBirinci sınıf parlayıcı sıvılar, ikinci sınıf parlayıcı sıvılar ve üçüncü sınıf parlayıcı sıvılar olarak.

  1. Sınıf Parlayıcı sıvılar:

Tutuşma noktası 38 C’nin altında olan sıvılar bu sınıfa girerler. Bunlarda kendi aralarında alt sınıflara ayrılırlar.

Sınıf IA Parlayıcı Sıvılar: Tutuşma noktaları 23 C’nin altında ve kaynama noktaları 38 C’nin altında olan olan sıvılardır.

Sınıf IB Parlayıcı Sıvılar:  Tutuşma noktaları 23 C’nin altında kaynama noktaları 38 C’nin üstünde olan sıvılardır.

Sınıf I C Parlayıcı Sıvılar: Tutuşma noktaları 23 C ile 38 C arasında olan sıvılar.

  1. Sınıf Parlayıcı Sıvılar:

Tutuşma sıcaklıkları 38 C ile 60 C arasında olan sıvılardır.

  1. Sınıf Parlayıcı Sıvılar:

Bunlar yanıcı sıvılardır. Tutuşma noktaları 60 C ile 94 C arasında olan sıvılardır.

Endüstride, genellikle organik madde sentezlerinde, patlayıcı madde üretiminde, plastik sanayinde, suni dericilikte, vernik ve lakların hazırlanmasında, selüloz fabrikalarında, kuru temizlemede,  boya sanayinde vb. yerlerde kullanılır.

Parlama ve yanma tehlikesi bulunan bu maddelerin insan sağlığı üzerinde de zararlı etkileri bulunmaktadır.

5.3.2- Patlayıcı Maddeler

Patlayıcı maddeler; belirli bir sıcaklık ve basınçta, kendi başına gaz oluşumu vererek kimyasal reaksiyon oluşturan ve bu yolla çevresindekilerin zarar görmesine neden olabilecek katı veya sıvı haldeki madde ya da maddeler karışımıdır.

Patlama ise; kısa sürede çok hızlı ve kontrol edilemeyen enerjinin açığa çıkması olayıdır.

Bu enerji ısı, ışık, ses ve mekanik şok olarak açığa çıkabilir. Pek çok patlamada bu enerjinin kaynağı kimyasal reaksiyondur. Fakat patlama mekanik enerji ve nükleer enerjinin serbest kalması ile de oluşabilir. Kazan patlaması, nükleer patlama gibi,

Ayrıca, herhangi bir parlayıcı toz, sıvı buharı ve gaz, hava ile uygun oranlarda ve koşullarda karışırsa patlayabilir. Patlamanın olması için yanıcı madde, hava, yangın kaynağının bulunması şarttır.

Bazen de kimyasalların kararsız yapıları nedeni ile ısı, sürtünme ve çarpmaya maruz kaldıklarında patlama olur. Boya sanayinde, ilaç sanayinde,   organik peroksitlerin patlaması gibi.

Kimyasal reaksiyonlar sonucu oluşan patlamalarda ortaya gaz veya gaz ve katı veya katı karışımı çıkar,  ısı ve gaz başlama noktasında tüm işyerine dağılır.

Patlamaya neden olan etkenler: Maddenin stabilitesi, ortamın ısısı, titreşim, darbe veya sürtünmenin etkisi, statik elektrik vb. gibi etkenler.

Patlayıcılık sınırı: Pek çok parlayıcı sıvı, gaz ve tozlar için hava veya oksijenle karıştığında ve alevle temas ettiğinde, patlamaya neden olan alt ve üst sınır konsantrasyon değerler  vardır. Bu sınırların altında ve üstünde patlama olmaz.

Asetilen: 2,5 ve 81.0; metan: 5.3 ve 14 hacimce hidrojen : 4.1 ve 74.2 ; bütan : 1.9 ve 8.5 hava içinde LPG: 2 ve 9

Patlayıcı maddenin tahrip gücünün: o maddenin konsantrasyonu, patlama sonucu ortaya çıkan enerji ve detansiyon hızı yani patlama basıncının yayılma hızı belirler.

A Sınıfı Maddeler ( detansiyon hızı düşük):  bakır, kurşun, antimuan, demir gibi metal tozları, kahve, deri, çay gibi organik madde tozları

B Sınıfı (Orta detansiyon hızı): Magnezyum, çinko kalay gibi maetal tozları, un, pirinç, baharatlar, nişasta gibi organik madde tozları.

C Sınıfı ( çok yüksek detansiyon hızı): Magnezyum, aliminyum alaşımları, metal hidrürler gibi metal tozları, aseton, eterler, alkoller gibi sıvı hidrokarbon buharları, metani etani propan, karbon sülfür, hidrohen gibi gazlar.

Bunlar istem dışı patlamaların meydana gelmesine sebep olan maddelerdi. Bir diğer patlayıcı madde türü var ki, bunlar olmadan istenilen düzeyde kömür ve diğer maden cevherlerini çıkaramaz, tüneller, barajlar ve yollar inşa edemezdik. Buralarda da patlama enerjisini kullanıyoruz. Bu tür patlayıcı maddeler; Kara barut ( Çarkol, Kükürt ve Potasyum nitrat) , Nitrogliserin, , Selüloz nitrat, Trinitro toluen, Dinamit vb. gibi.

Dinamitte, karbonlu yanıcı madde, amonyum nitrat ve sodyum nitrat karışımının üstüne değişik amaçlar için nitrogliserin veya nitrogliserin ve etilen glikol di-nitrat emdirilir.

 

5.3.3- Oksitleyici Maddeler

Oksitleyici maddeler, yapılarında oksijen bağı bulunduran, ısı veya sürtünme ile bu oksijeni açığa çıkarırlar. Açığa çıkan bu oksijen diğer kimyasallarla birleşebilir veya başlamış bir yangını genişletebilir. Bu tür kimyasallar en ufak bir kirlilik karşısında da bozunmaya uğrayabilirler. Başlangıçta yavaş olan bu reaksiyon zamanla hızlanır. Bu maddeler bozunma sonucu toksik ve aşındırıcı gazlar da açığa çıkarabilirler.

Organik peroksitler bu sınıf içinde en riskli grubu oluştururlar kesinlikle yanıcı maddelerle bir arada bulundurulmamaları gerekir. Çarpma ve sürtünme ile de kimyasal bozunmaya uğrarlar. Ayrıca toksiktirler, alerjik reaksiyonları hızlandırırlar ve gözlere zarar verirler.

Oksidan maddelere örnekler; Peroksitler, Oksitler, Permanganatlar, Kloratlar, Perkloratlar, Persülfatlar, Organik ve inorganik nitritler, İyodatlar, Bromatlar.

5.3.4- Birbirleriyle reaksiyona giren kimyasallar( Etkileşme)

Bazı kimyasalların karışımlarının ortaya çıkardıkları risk bu iki kimyasalın tek  tek etkilerinden daha fazla olabilir. Reaksiyon sonucu meydana gelen kimyasalın parlama noktası ve kaynama noktası her bir kimyasaldan düşük olabilir ve daha kolay parlayıcı buharlar çıkarıp daha düşük sıcaklıkta parlama ve patlamaya neden olabilirler. Ayrıca bu reaksiyon sonucu meydana gelen ısı ortamda bulunan diğer kimyasalların da parlama noktasına ulaşmasına neden olabilir.

Bu nedenle bazı kimyasalların bir arada bulundurulmaması ve birbiriyle temas ettirilmemesi gerekmektedir. Örneğin potasyum ile su, karbon tetraklorür, halojenli alkanlar, karbondioksit, halojenler gibi.

5.3.4- Suya duyarlı kimyasallar

Bazı maddeler parlayıcı olmadıkları halde suyla temas ederlerse kolaylıkla parlayabilen gazlar açığa çıkarabilirler. Potasyum sodyum ve alaşımları, alkali metal alaşımları, çinko tozları ve bazı metal hidritleri bu tür maddelere örnektir. Örneğin  kalsiyum karpit suyla temas ederse çok parlayıcı olan asetilen açığa çıkar. Sodyum suyla temas ederse hidrojen açığa çıkar reaksiyon çok şiddetlidir ve hidrojenin ateşlenmesi için yeterli ısıyı açığa çıkarır. Hidrojen patlayarak yanar ve diğer metallerin de yanmasına neden olabilir. Bu sınıfa giren maddeler insan vücudunun nemi ile de reaksiyona girip yanıklara neden olabilirler.

Suya duyarlı maddeler; Lityum, Sodyum, Potasyum, Kalsiyum, Rubidyum, Sezyum vb.leridir.

  1.  Kriyojenik sıvılar

Kriyojenik sıvılar çok düşük sıcaklıkta sıvı olarak bulundurulan sıvılaştırılmış gazlardır. Kriyojenik sıvıların kaynama noktaları -150°C(- 238°F) in altındadır.bütün kriyojenik sıvılar normal sıcaklık ve basınçta gaz halindedirler. Bu gazları sıvılaştırmak için önce oda sıcaklığının altına soğutmak sonra basınç uygulamak gerekir. Değişik özellikleri olmakla beraber iki özellikleri ortaktır.Çok soğukturlar,Çok az sıvı çok büyük miktarda gaza dönüşür. Gazları ve buharlarıda çok soğuktur havada yoğunlaşarak sis oluştururlar. Çalışanlar bu maddelerin tehlikelerini ve güvenli çalışma koşullarını bilmelidirler.

Krıyojenik sıvılara örnekler; Sıvı azot, Sıvı helyum, Katı karbondioksit (kuru buz), Sıvı oksijen, Sıvı argon.

6- KİMYASALLARIN VÜCUDA GİRİŞ YOLLARI

Sanayide yaygın olarak kullanılan kimyasal maddeler çok çeşitlidir. Kimyasal maddeler vücuda akciğerler yoluyla( Solunum), deri yoluyla (absorsiyon), ağız yoluyla (sindirim) girerler.

Toksik kimyasallar vücuda bir kez girdiğinde, hemen görünen (akut) etkileri yada maddeye maruz kalınmasından sonra yıllarca ortaya çıkmayabilen uzun dönemli (kronik) etkilerde dahil olmak üzere, değişik zararlı etkilere neden olabilir.

6.1- Kimyasalların Toksik Etkisi

Kimyasal maddelerin; tahriş edici ve aşındırıcı, fibrojen, kanserojen, ve zehir etkisi vardır. Bir kimyasal maddenin ne tür toksik etki yaptığı, çeşitli faktörlere bağlıdır. Bu faktörler bazıları şunlardır.

  1. Tehlikeli maddenin kimyasal bileşimi, (kimyasal yapıları nedeniyle bazı maddeler diğerlerine göre daha zararlıdır),
  2. Kimyasal maddenin fiziksel biçimi ( toz, buhar, sıvı vb)
  3. Kimyasal maddenin vücuda giriş yolu ( solunum, sindirim, absorsiyon)
  4. Maddeye maruz kalma sıklığı, yoğunluğu ve süresi,
  5. Kimyasal maddenin biriktiği ya da lokalize olduğu dokular ve organlar,
  6. Kimyasal maddeye tepki kişiden kişiye önemli ölçüde farklılık gösterebileceğinden, ilgili işçinin o kimyasal maddeye tepkisi.

6.2- Kimyasallardan Etkilenen Organlar

Kimyasalların zehir etkisi gösterebilmesi vücuda alınan kimyasalın yeterli miktarının etki yerine (hedef organa) ulaşması ve belirli süre etki ettiği yerde bulunmasına bağlıdır.

Kimyasallar vücuda girdikleri zaman lokal veya sistemik etkilere sebep olabilirler. Kimyasallar kan dolaşımına geçer ve böylece vücudun tüm kısımlarına dağılırlarsa sistemik etkilere neden olurlar. Ancak kimyasalların toksik etkileri, tüm organlarda aynı değildir. Genellikle 1-2 organı etkilerler. Kimyasalların toksik etkilerini gösterdikleri bu organlar hedef organ olarak tanımlanır. Deri, merkezi sinir sistemi, kan dolaşım sistemi, karaciğer, böbrek, akciğer, kas ve kemik iliği en fazla hedef alınan organlardır.

Kimyasal maddelerden; nikel ve krom bileşikleri vücudun geniz, amonyak, azot oksitler, kükürt dioksit, asbest ve kömür tozları akciğer, klorlu hidrokarbonlar, etilen klorhidrin ve dioksan karaciğer, benzidin ve 2-naftilamin mesane, deterjanlar, asitler ve yağlamada kullanılan yağlar deride, kurşun, civa ve bunların bileşikleri beyinde, toluen akciğer ve deride, civa bileşikleri ve klorlu hidrokarbonlar böbrekte, civa, kadminyum ve bunların bileşikleri sinirlerde, benzen kemik iliği üzerinde etkisi görünmektedir.

  1. Kimyasalların Etkileşimi

Aynı anda organizmaya giren iki kimyasal, birbirinin etkisini 3 şekilde değiştirebilir.

  • Bağımsız etki
  • Sinerjik etki
  • Antagonizma

6.3.1- Bağımsız etki

Her iki madde birbirinden tamamen ayrı bağımsız etki yapabilir.

6.3.2- Sinerjik etki

Aynı organda aynı yönde ve aynı şekilde etki ediyorlarsa “Sinerjik etki” ortaya çıkar. Sinerjik etki additif etki veya potansiyalizasyon şeklinde görülür.

Additif etki: Organizmaya giren ve aynı yönde etki gösteren iki kimyasalın toplam etkisi bunların bir birlerinden ayrı iken gösterdikleri toksikolojik etkinin toplamına eşittir. (1+1=2). Örneğin; organafosforlu insektisitler, dialipos, naled ve paration gibi maddelere maruziyet sonucu görülen toplam etki her bir kimyasala tek tek maruz kalındığında görülen etkinin toplamıdır.

Potansiyalizasyon: Bir kimyasal, diğerinin etkisini arttırır. Böylece birinci madde potansiyatör olarak etki eder ve toplam etkide her iki kimyasalın kendi etkilerinin toplamından fazladır (1+1=4). Asbeste maruziyetle birlikte sigara içenlerde görülen akciğer kanseri asbeste maruziyet sonrası sigara içmeyenlere göre 40 defa fazladır. Yine; trikloretilen ile birlikte strene maruziyet sonucu görülen etki herbirinin tek tek etkisinden fazladır.

Bazı durumlarda bir madde tek başına zarara sebep olmaz, ama başka bir kimyasalın toksik etkisini artırabilir (0+1=3). Örneğin, yaygın kullanılan çözücülerden olan isopropanolun karaciğere etkisi yoktur. Ancak karbontetraklorür (CCI4) ile birlikte vücuda alındığında, karbontetraklorürün karaciğere yaptığı hasarı arttırır.

6.3.3- Antagonizma

Bir kimyasalın etkisi başka bir kimyasal tarafından ortadan kaldırılabilir (1+1=0). Yani iki maddeden biri diğerine zıt etki edebilir. Bu etkiden, zehirlenmelerde kullanılmak için kimyasalın antidotunu (panzehirini) bulmakta yararlanılır.

7- KİMYASALLARIN GÜVENLİ KULLANIMI

Bütün sanayi kuruluşlarında olduğu gibi kimyasallarla yapılan çalışmalarda, iş sağlığı ve güvenliği tesisin projelendirme aşamasında başlar.

Tesisi projelendirilirken; operasyona ilişkin önlemler, tasarım ve binalarda alınması gerekli önlemler, çalışma sistemi, kişisel koruyucular, çalışanların eğitimi, acil durum planlaması yapılmalıdır.

7.1- Operasyona İlişkin Önlemler

7.1.1- Genel Prensipler

Kullanılan kimyasalın zararları hakkında elde edilen bilgilerle potansiyel tehlike değerlendirmesi yapılacak, işverenler bu bilgilerin ışığında çalışanların maruziyetini önleyeceği tedbirleri alacakiardır.Bu tedbirler, maruziyeti yok edecek veya en aza indirecek şekilde, zararsız veya az zararlı kimyasalın ikamesi ile teknoloji seçimi şeklinde olabilir. Bunların mümkün olmadığı hallerde iyi kontrol tedbirleri, güvenli çalışma sistemleri, kişisel koruyucular, bilgilendirme ve eğitim tehlikeyi en aza indirecektir.

Yeni kullanılacak kimyasallar İçin tehlike değerlendirmesi başlangıçta yapılacak ve önlemler ona göre alınacaktır.

Karışık faaliyet türleri (örneğin kimyasalların üretimi gibi) üretim yönteminin basamakları proje üzerinde bölünecek ve önlemler basamak basamak takip edilecektir. Bu durumda masa başı çalışması, laboratuar çalışması ve pilot tesis çalışmaları gerekebilecektir.

7.1.2-  Genel Değerlendirme

Bu değerlendirmeler işveren tarafından veya onun adına yeterli bilgiye sahip kuruluşlar tarafından yapılacak ve şu hususları kapsayacaktır.

  1. Tehlike değerlendirmesi,
  2. Kontrol tedbirlerinin değerlendirilmesi,
  3. Eylem programı.

Değerlendirmelerin yeterli olmadığından şüphe edildiğinde, çalışma sisteminde önemli bir değişiklik yapıldığında veya kimyasal hakkında yeni bilgiler sağlandığında bu değerlendirmeler gözden geçirilecektir.

 

7.1.3- Yok Etme

İşverenler, değerlendirmelerinde zararlı kimyasalı aşağıdaki usullerle yok etme yollarını arayacaklardır:

  1. Kimyasalın kullanımının durdurulması,
  2. Az zararlı kimyasal veya aynı kimyasalın daha az zararlı şekli ile değiştirilmesi (İkame edilenin risklerinin de göz önünde bulun­durulması gerekir),
  3. Alternatif teknoloji kullanımı,

Bu yöntemlerin hiçbirinin geçerli olmadığı hallerde zararlı kimyasal­ların, kontrol tedbirleri ile kullanılması gereklidir.

7.1.4- Çalışanların Korunması için kontrol tedbirleri

Sağlığa zararlı kimyasallardan çalışanların korunması için kontrol tedbirleri aşağıdakiierden herhangi birinin beraber uygulanması ile sağla­nabilir.

  1. İyi bir tasarım iyi bir tesisat;
  1. Kapalı sistem çalışma,
  2. Tehlikeli işlemin ve prosesin diğer proseslerden ve o peratörl e rd e n ayrı i ması,
  3. Tehlikeli tozların, dumanların vs. oluşumunu en aza indiren çalışma yöntemleri veya  proseslerin kullanımı,
  4. Yarı kapalı ve yerel havalandırma,
  5. Yerel havalandırma,
  6. Yeterli genel havalandırma

b) Çalışma yöntemleri ve uygulamaları;

i)    Maruz kalan işçi sayısını azaltmak, tehlikeli bölgeye girişleri

önlemek,

ii)   Çalışanların maruziyet sürelerini azaltmak,

iii) Kirlenmiş yüzeylerin, duvarların vb. düzenli temizlenmesi,

iv) Mühendislik hizmetlerinin iyi kullanımı ve iyi bakım onarım

v)   Güvenli depolama ve yok etme yollarının sağlanması,

c) Kişisel koruyucular;

i) Yukarıdaki önlemlerin kafi gelmediği hallerde uygun kişisel ko­ruyucular ile tehlikeye maruziyetin yok edilmesi veya en aza in­dirilmesi,

ii)   İşyerinde yeme, içmenin (sigara içme ve sakız çiğnemenin vb.)

yasaklanması,

iii)  Uygun yıkanma, soyunma, giyinme yerlerinin ve kirlenmiş

elbiselerin temizlenme imkanlarının sağlanması,

iv)  İşaretlerin, ikazların kullanılması,

v)   Acil durumlar için yeterli düzenlemelerin yapılması.

 

7.1.5- Parlayıcı Patlayıcı Çok reaktif Kimyasallar İçin Kontrol tedbirleri

Çalışanların parlayıcı, patlayıcı ve reaktif kimyasalların zararlarından korunması için aşağıdaki önlemler alınmalıdır.

a)           İyi tasarım ve tesisat;

i)    Ateş kaynağının kontrolü veya yok edilmesi,

ii)   Parlayıcı kimyasalların kullanıldığı proseslerin,

  • Diğer proseslerden,
  • Parlayıcı kimyasalların depolarından,
  • İşverenin kontrol edemiyeceği sınırlar ve alanlardan,
  • Ateş kaynaklarından tecrit edilmesi,

iii) Yangın alarmları ve mümkünse otomatik söndürücülerin

bulunması,

iv)  Basınç   artışının   ölçülmesi   ve   patlamaların   önlenmesi   için

otomatik gaz basıncılarının Kullanılması.

b)           Güvenli çalışma sistemleri ve uygulamaları;

i)    Mühendislik kontrol yöntemlerinin uygulanması ve uygun

bakımın yapılması,

ii)   İşyerindeki kimyasalların miktarının en aza indirilmesi,

iii)  Binalarda kullanılan kimyasalın miktarının en aza indirilmesi,

iv)  Depolama ve normal proseslerin ayrı ayrı bölümlerde olması,

v)   Yan yana bulunamayacak kimyasalların ayrılması,

vi)  Çalışan sayısının azaltılması,

vii) Sıçrama ve dökülmelerin hemen temizlenmesi için

düzenlemeler yapılması,

viii)Kimyasalların güvenli olarak atılması için düzenlemeler

yapılması,

ix)  Uygun araç gerecin kullanılması (örneğin; kıvılcım çıkarmaz

aletlerin kullanımı gibi),

x)   Uygun işaret ve ikazların kullanılması.

c)           Kişisel Koruyucular;

i)     Ciddi yanıklardan koruyacak iş elbisesi verilmesi,

ii)   Acil durumlar için yeterli hazırlıkların yapılması.

Ayrıca, kaçış yollarının bulunması, yangın söndürme ekipleri, yangın alarm sistemleri ye işyerinin kolayca boşaltılabilmesine yönelik önlemler bu tür kimyasalların kullanıldığı yerlerde  göz önünde   bulundurulacak hususlardır.

7.1.6. Zararlı Kimyasalların Depolanmasında Alınacak Önlemler;

Zararlı kimyasallar özelliklerine göre güvenliği sağlayacak şekilde depolanmalıdır.

Kimyasalların özelliklen şöyle sıralanabilir;

  • Parlayıcı sıvılar,
  • Parlayıcı gazlar,
  • Zehirli kimyasallar,
  • Yangın halinde çok zehirli duman çıkaran kimyasallar,
  • Su ile temas ettiğinde parlayıcı gazlar çıkaran kimyasallar,
  • Oksitleyici kimyasallar,
  • Patlayıcılar,
  • Kararlı kimyasallar,
  • Parlayıcı katılar,
  • Sıvılaştırılmış gazlar,

Kanserojen,   mutajen veya teratojen  kimyasallar  çok  sıkı   kontrol altında tutulmalıdır.

Kimyasalların küçük veya büyük çapta depolanmasında:

  1. Yan yana gelince reaksiyona giren veya zararlı ürünler veren veya ısı çıkaran kimyasallar birbirinden ayrı tutulmalıdır, (örneğin; ok­sitleyici kimyasallar parlayıcı, tutuşabilir kimyasallardan ayrı tutulmalıdır.)
  2. Depolanan kimyasalların miktarları sınırlandırılmalıdır, (Acil du­rumlarda veya kazalarda etkilerinin sınırlı olması için.)
  3. Depo alanlarında yeterli güvenlik sağlanmalıdır, (Yanıcı kaynak­ların yasaklanması veya kontrolü gibi.)
  4. Güvenli depolama alanları, prosesten, yerleşim alanlarından, diğer depolardan, yangın kaynaklarından uzakta işverenin kontro­lü altındaki alanda olmalıdır,
  5. Depolama kapları uygun malzemeden, uygun olarak yapılmış olmalıdır,

f)            Doldurma ve boşaltma işlemi güvenli olarak yapılmalıdır,

g)            Kaza ile oluşacak sıçrama, yangın ve  patlamalara karşı yeterli

önlemler alınmalıdır,

h)            Gereken nem, sıcaklık izlenmeli ve havalandırma sağlanmalıdır,

i)             Etiketleme yapılmalıdır,

j)             Acil önlem planlan hazırlanmalıdır,

k)            Gözetim sistemi yaygınlaştırılmalıdır.

7.1.7. Kimyasalların Taşınmasında Alınacak tedbirler

Zararlı Kimyasalların taşınmasında yetkili otoritenin koyduğu Kriterlere uyulmalıdır. Bu Kriterler ulusal veya uluslararası yasalarla uyumlu olmalıdır.

Örneğin;

  1. Taşınacak kimyasalın miktarı ve özelliKieri,
  2. Taşımada Kullanılan malzemelerin yapısının (borular, paKetier, Kaplar vb.) bütünlüğü ve Korunması,
  3. Taşımada Kullanılan aracın özelliği,
  4. Gideceği güzergah,

e)              Taşıyıcı işçilerin eğitimi ve yeterlilikleri,
0    Etiketleme mecburiyetleri,

g)   Doldurma ve boşaltma,

h)   Acil önlem planları (yangın ve sızıntı halinde) gibi.

Bunların yanında, olası bir kazada çalışanların ve diğer insanların ko­runması sağlanmalıdır.

7.1.8- Atıkların Yok Edilmesi Sırasında Alınacak tedbirler

Kimyasallar çevreye hiç zarar vermeyecek veya en az zarar verecek şekilde işlenrneli, muamele edilmeli ve atılmalıdır. İşveren risk değerlendirmesinde bu hususlara yer vermelidir. Zehirli Kimyasal kalıntıları bulunan boş kaplar ela zararlı gibi işlem görmelidir.

Zararlı kimyasal atıkları yok edilirken, aşağıdaki kriterler
göz önünde bulundurulmalıdır.

Zararlı atıkların tanımlanması, orijinleri ve esas bileşenleri açısından atığın zararlılık derecesinden şüphe ediliyorsa “en zararlı” sınıfında değerlendirilmelidir,

 

  1. Zararlı kimyasal ile Kirlenmiş kaplar bir yerde kapalı olarak muhafaza edilmeli, zararlı kimyasalın yok edilme işleminden sonra yeniden kullanılabilmelidir. Boş kaplar içlerinde daha önce bulunan kimyasalın etiketini taşımalıdır,
  2. Atık Kapların tasarımı ve seçimi çalışanları koruyacak biçimde olmalıdır,
  3. Sıvı atıklarının boşciitılması, katı atıkların atılması veya taşınması, dumanların atmosfere yayılması, çalışanların, halkın ve çevrenin korunmasını sağlayacak şekilde olmalıdır,
  4. Atık alanları sınırlandırılmalı ve işaretlenmelidir,
  5. Çevrede atıkları güvenli olarak yoK edeceK imKanlar yok ise bu işlemler özel uzman Kuruluşlara yasalara uygun olaraK yaptırılmalıdır.

 

7.2- Tasarım Bina Techizatta Alınacak Önlemler

7.2.1-Genel Prensipler

Fabrika binası, araç ve gereç kimyasalların kullanımından doğacak riskleri en aza indirecek şekilde tasarlanmalı ve kurulmalıdır.

Örneğin,

  1. Zararlı ve tutuşabilir kimyasalın kaçağının azaltılması,
  2. Patlama ve yangınların işyerinde yayılmasının önlenmesi gibi.

Tehlikenin hapsedilmesi, tümü ile kapalı sistem, otomatik teçhizat veya uzaktan kumanda-kontrol ile başarılabilir. Bu husus daha tasarım aşamasında öncelikli olarak göz önüne alınmalıdır.

Tehlikeli kimyasalların kullanıldığı yerlerde kaçakları en aza indirmek için emniyet sistemleri bulunmalıdır. (Bu sistem, eğer proses imkan verirse fabrika ve cihaz içinde hafif negatif basınç uygulaması ile olabilir.)

Kimyasal, zorunlu hallerde dışarı atılacak ise güvenli bir yerde, çevre ile ilgili yasaların limitine kadar temizlenerek dış çevreye verilmelidir.

Çalışma alanları, fabrika ve donanımlar, çalışanların tehlikeli kimyasallara maruziyetini önleyecek şekilde olmalıdır. (Tehlikenin daha da azaltılması için bu prosesin fabrikanın diğer bölümlerinden ayrılması, yangın olduğunda daha büyük zarara yol açacak zıt kimyasallardan ayrılması gibi).

Patlamanın ve yangının önlenmesi için aşağıdaki güvenlik önlemleri düşünülmelidir;

a)   Bina    ve    donanımın    patlamanın    etkilerine    dayanıklı    olarak

tasarımının yapılması, b>  Patlama  ve   yangının   etkilerine   emniyet  süpabları   ve   patlama

panelleri ile sınırlama getirilmesi,

  1. Yangının yayılmasını önleyecek yöntemler geliştirilmesi yanmaz, veya ateşe dayanıklı malzeme kullanılması,
  2. Yangını veya patlamayı olduğu yere boğma, şaşırtma ile hapsederek etkisinin azaltılması,
  3. Otomatik yangın söndürücülerin kullanılması (patlamayı önlemek için otomatik inert gazın, yangın söndürücülerin kullanılması veya su sıkılması gibi).

Kaza ile kimyasalın açığa çıkması durumunda ikincil bir hapsetme imkanının sağlanması, (örneğin tehlikeli sıvılar için bent duvarları, havadan ağır gazlar için çevirme duvarları, dondurucu sıvıların buharlaşması için kapalı alanlar gibi).

7.2.2. Yerel Havalandırma;

Tümü ile kapalı sistemlerin uygulanamadığı proseslerde, yerel havalandırma  sistemi işletilmeli    ve    tehlikeli    kimyasalın    ortamdaki değerinin   limit   değerlerin    üstüne   çıkması,   önlenmeli,    parlayıcıların konsantrasyonu minimumda tutulmalıdır.

Yerel havalandırma tesisatı, kirli havanın güvenli ve etkin bir şekilde işyerinden başka bir yere uzaklaştırılmasını veya Kirli havanın filtre edilmesi veya muameleye tabi tutulmasını (maruziyet limitleri gözönüne alınarak) sağlayacak şekilde tasarlanmalı, üretilmeli ve yerine monte edilmelidir.

Montajdan sonra yerel havalandırma performansının tasarımdaki verilerle uygunluğu kontrol edilmelidir.

Maruziyetin önlenmesi için yerel havalandırma, zararlı kimyasalın çıktığı noktaya mümkün olduğunca yakın kurulmalı, boruların boyu ve dirsek sayısı minimumda tutulmalıdır.

7.2.3- Genel Havalandırma

İşyerine, emilen hava kadar temiz hava sağlanmalıdır. (Bu, hem etkin emişi hem de kimyasalın konsantrasyonunun azalmasını sağlayacaktır)

Havalandırmanın hava akım hızı, işyerinde yeterli hava değişimini sağlayacak düzeyde olmalıdır. (İşyerinin büyüklüğü, çalışma Koşullan ve çalışan sayısı gözönünde tutulmalıdır.)

Emilen havanın tekrar çalışma alanına dönmesi engellenmelidir.

Şöyle ki;

  1. Emilen havanın etkin şekilde temizlenmiş olması halinde geri dönüşüne izin verilebilir,
  2. Geri dönüşte bir miktar hava salınıp yerine temiz hava alınarak kirliliğin birikmesi önlenebilir,
  3. Tasarımda, kimyasalın istenmeden de olsa diğer çalışma alanla­rının üstüne yayılmasını önlemek gerektiği gözönünde tutulma-  _ iıdır.

7.2.4. Yangın Kaynaklarının Kontrolü veya Yok Edilmesi

Parlayıcı kimyasalların kullanıldıkları yerde tasarım ve tesiste ilk dikkat edilecek husus, patlayıcı atmosferin yok edilmesi veya en aza indirilmesidir.

İşyeri alanı, parlayıcı konsantrasyona ulaşabilirliiik durumuna göre sınıflandırılmalı, güvenli sınıfa girmeyen alanlarda elektrikli cihaz kullanılmamalı, bu mümkün değilse elektrikli araçların standardı tehlikenin tümüne göre olmalı ve ona göre monte edilmelidir.

Yangın kaynaklarını yok etmenin bazı yolları:

 

a)   “Sigara içilmez” alanların tespit edilmesi,

Depolama tanklarının sızdırma duvarlarının bulunduğu alana pompa veya elektrikli cihaz konmasının /yasaklanması, (pompa ayrı bir bölümde olmalı.)

  1. Parlayıcı kimyasalları taşıyan boru hatlarına/ elektrik motorlarının

konmasının yasaklanması, (Onun yerine uzaktan kontrollü fanla­rın konması)

  1. Depolarda, depo binalarında forkliftlerin akü şarjlarının yapılma-                                                  ,
  2. Statik elektrik oluşma potansiyelinin yokedilmesi;

i)    Borulardan kaplara, kapdan kaba doldurmalarda kimyasalın

serbest akışının önlenmesi,

ii)   Boşaltmalarda pompalama hızının düşürülmesi,

iii) Anti-statik    katkı    maddelerinin    kullanılması,    gibi    (Statik      elektriğin birikip boşalarak yangına veya patlamaya meydan      vermesinin    mühendislik   tedbirleri    ile    önlenmesi    ve    bu      tedbirlerin düzenli olarak izlenmesi)

  1. Parlayıcı kimyasalların kullanıldığı işyerlerinde ısınma işleminin
    uygun şekilde yapılması.

7.3- Çalışma Sistemi ve uygulamada Alınacak Önlemler

7.3.1- Genel Prensipler

İşveren risk değerlendirilmesine göre işyerinde kullanılan kimyasallar hangi sınıfa giriyor ve çalışanlara ne tehlike yaratıyor ise çalışma sistemleri bu tehlikelerin önlenmesine göre düzenlenmeli ve öyle sürdürülmelidir.

Çalışma sistemi, tehlikeyi yok edecek veya en aza indirecek kimya­salın ve teknolojinin seçiminden sonra, en uygun kontrol sistemleriyle bir­leşik düşünülmelidir.

Çalışma sistemi sorumlu kişileri açıkça belirtecek şekilde olmalı ve o kişilere de gerekli bilgi akışı temin edilmelidir. Çok basit işlerin dışındaki görevlerin nasıl yapılacağı yazılı olarak verilmelidir.

Çok yüksek riskli kimyasalların kullanıldığı fabrika veya cihazların bakım-onarımmda çalışacak işçilerden “çalışabilir” belgesi istenilmelidir. Bu belge, açıkça hangi işin ne zaman yapılacağını ve hangi kısımların güvenli olacağını göstermelidir. Sorumlu kişiler işi vermeli ve güvenliği kontrol etmelidirler. Bu belgeyi imzalayan işçi tehlikeyi anlamış demektir.

Yalnız çalışan işçiler için iş düzeni ona göre düzenlenmeli ve acil durumlar için özel önlemler alınmalıdır.

Acil durumlarda prosesin tümünün veya bir kısmının kapatılması mümkün olmalıdır.

Çalışma sistemleri ve uygulamalar sık sık kontrol edilmeli ve ona göre önlemler alınmalıdır.

Şöyle ki:

  1. Personelde, kullanılan kimyasallarda, ciha2larda, yerleşme ve sistemde değişiklik olup olmadığının,
  2. Normal çalışma saatlerinin dışında yapılan işlemlerin takibinin,
  3. Gözetimin yeterli olup olmadığının,
  4. Takip edilen sistem ve uygulamanın istenilen sistem olup olma­dığının,
  5. Bitirilemeyecek işleri bırakırken alınacak tedbirlerin kontrolünün yapılıp yapılmadığının izlenmesi gibi.

7.4- Kişisel Koruyucular

7.4.1- Kişisel Koruyucu Cihazlar

Kişisel koruyucular mühendislik veya diğer kontrol yöntemlerine alternatif olarak düşünülmemeli, ancak böyle tedbirlerin alınamadığı yerlerde korumayı sağlamalıdır. Kişisel koruyucu cihazlar; solunum cihazı, koruyucu elbise ve ayakkabı, yüz, göz, el koruyucuları ve anti-statik ayak­kabılar vb. dır.

Kişisel Koruyucular

  • Çalışanı çalıştığı sürece tehlikeye karşı yeterli düzeyde korumalı,
  • Kişisel Koruyucular ulusa yasalara ve uluslararası standartlara uygun olmalı,
  • Çalışanlara nasıl kullanacakları öğretilmeli
  • İşyerinde kolayca ulaşabileceği yerde hazır bulundurmalı,
  • İşveren bunların doğru kullanılıp kullanılmadığını izlemeli,
  • Çalışanlara mali yük getirmemelidir.

7.4.2- Koruyucu Solunum Cihazları

Ulusal yasalara (zararlının türüne, maruziyetin derecesine uygun olmalı ve kuiianana tam uymalı, bu cihazlar ilave olarak geçici veya acii durumlarda kullanılmalı, teknik kontrole alternatif olmamalıdır.

7.4.3- Koruyucu Elbiseler

  1. Tehlikeli kimyasalın vücuda nüfuz etmesini önleyici maddeden yapılmış olmalı,
  2. Yeterli ve uygun ölçülerde olmalı ve amaca hizmet etmeli,
  3. Tozlu ortamda tozu tutmayan parlayıcı maddenin bulunduğu ortamda yangına dayanıklı maddeden yapılmış olmalıdır.

7.4.4- Koruyucuların temizlenmesi ve Bakımı

Tüm koruyucular iyi şartlarda muhafaza edilmeli, eskidiğinde yenisi ile değiştirilmeli, üreticinin belirttiği süreden daha uzun süre kullanılmamalı, çalışanlarca doğru kullanmalıdır.

Bir kereden fazla kullanılan koruyucular temizlenip dezenfekte edilerek muhafaza edilmelidir. Temizlemenin, bakım, onarım ve kontrollerin kaydının tutulması gerekir. Temizleme, dezenfeksiyon gibi işler ile bakım-onarım işverence yapılmalıdır. Zararlı kimyasala bulaşmış koruyucuların çalışanların evlerinde temizlenmesi ve saklanması yasaklanmalıdır.

7.5- Bilgilendirme (Eğitim)

 

7.5.1- Genel Prensipler

Çalışanlar;

  • İşyerinde kullanılan zararlı kimyasallar hakkında bilgilendirilmeli, Etiketlerde ve kimyasal güvenlik veri belgelerindeki bilgileri nasıl kullanacakları,
  • Kontrol yöntemlerinin doğru ve etkili kullanımı ve kişisel koruyu­cular,
  • Güvenlik ve acil önlemler, konularında eğitilmelidirler.

İşverenler kimyasal güvenlik veri belgelerini kullanarak çalışanlar için yazılı talimatlar oluşturmalıdır.

7.5.2- İzleme

Eğitimler, talimatlar sürekli yenilenmeli ve güncelleştirilerek sürdü­rülmeli, verilen bilgilerin çalışanların davranışlarına yansımaları izlen­melidir.

 

7.6- Mühendislik Kontrol Yöntemlerinin Uygulanması, Bakım ve Onarım

7.6.1- Genel Prensipleri

Mühendislik kontrol yöntemleri, uygun aralıklarla tümü ile kontrol ve test edilerek performansının ilk kurulduğu zamanki durumunu muhafaza etmesi sağlanmalıdır.

Makina ve teçhizattaki muayene ve testlerde görülen aksaklıklar hemen giderilmeli ve yapılan bakımların kayıtları tutulmalıdır.

 

Örneğin yerel havalandırma kontrol ve test raporunda şu bilgiler bulunmalıdır:

  1. Fabrikadan sorumlu işverenin adı ve soyadı,
  2. Yerel  havalandırmanın  tanımı,  yeri,   kimyasal  proses,   kimyasal zararlıların tanımı,
  3. En son bakımın yapıldığı tarih,
  4. Testin  yapıldığı  zamanki  şartlar  (normal   kullanım,   maksimum kullanım gibi)
  5. İşyerindeki   performansının,   hala   muhafaza   edilip   edilmediği, edilemiyorsa yapılması gerekenler,

f)    Basınç ölçümleri, hava akımı ölçümleri, hava numunesi, filtrasyon

testleri,

g)   Kontrol ve bakımın yapıldığı tarih,

h)   Kontrolü yapan kişi veya firmanın adı, unvanı, tastiki,

i)    Bakımda neler yapıldığının ayrıntısıyla anlatılması gibi.

7.7- İşyerinde Ölçümleme

 

7.7.1- Genel Prensipler

işverenler işyerinde çalışanların zararlı kimyasallara maruziyetlerini izlemeli, maruziyet limitlerinin aşıimamasını sağlamalı, ölçüm sonuçlarına göre bir değerlendirme yapmalıdır.

7.7.2. Ölçme Yöntemi

Ölçüm cihazları, analitik yöntemlere cevap verecek şekilde olmalı ve numuneler işyerini ve maruziyefci temsil edebilecek noktalardan alınmalıdır. Gerekirse kişisel numune alma cihazı kullanılmalıdır.

7.7.3- Ölçüm Kayıtları

Ölçüm kayıtlan; tarihi, saati, nereden alındığını içermeli ve bu kayıtları işçiler ve temsilcileri ile resmi görevliler alabilmelidir.

 

7.7.4- Ölçüm değrlendirmesi

Ölçümlerin değerlendirmesi (maruziyet süresi, çalışma sistemi, havalandırma perfonmansi vs. gözönüne alınarak) yapılmalı, sonuçta limitlerin aşıldığı tespit edilirse işveren çalışanları ve temsilcilerini haberdar ederek aldığı önlemleri bildirmelidir.

7.8- Tıbbi Gözetim

7.8.1. Genel Prensipler

Tıbbi gözetim işe ilk giriş muayenesi, periyodik muayene sağlık nedeniyle uzun süre işten ayrıldıktan sonra işe tekrar dönüşte muayene ve kimyasala maruziyet bittikten sonraki muayeneleri içerir.

7.8.2- Tıbbi Muayenelerin Yapılış şekli

Tıbbi gözetimi, uygun görülen ve bu konudaki yeterliliği onaylanan tıp doktorları yapar.

Belirli kimyasallara maruziyetlerde, tıbbi gözetim, maruziyet düzeyinin belirlenmesini ve biyolojik testleri de içermelidir.

Özellikle aşağıdaki tür kimyasallara maruz kalan çalışanlarda tıbbi gözetim büyük önem arz eder;

  1. Sistemik zehirlilik gösteren kimyasallar,
  2. Kronik etki gösteren kimyasallar,
  3. Derin dermatitlere neden olan kimyasallar,
  4. Kansorojen olan veya olabilecek Kimyasallar,
  5. Teratojen veya mutajen olan veya olabilecek kimyasallar.

7.8.5. Muayene Sonuçlarının Değerlendirilmesi

Tıbbi testlerin sonucu klinik bulgular gösteriyor ise uygun tıbbi tedavi uygulanmalı, işyerindeki çalışma şartlan iyileştirilmeli, önleyici tedbirler yeniden gözden geçirilmeli ve. periyodik muayenelere devam edilmelidir.

Ayrıca biyolojik bulgular ve muayene sonuçları çalışana açıkça anlatılmalıdır.

5.8.4- Kayıtların Tutulması

Bu konuda hiçbir yasal düzenleme yok ise tıbbi gözetim kayıtları 30 yıl saklanmalı, çalışanlar kendi tıbbi kayıtlarını öğrenebilmelidir. Kayıtlar sağlık istatistiklerinde ve epidemiyolojik araştırmalarda kullanılabilmelidir^ Kapanan işyerinin kayıtlarının muafazasma ilişkin yasal düzenleme olmalıdır.

7.9- Acil Durum ve İlk yardım

7.9.1. Acil Durumlar:

Yasalar, acil durumlarla ve kazalarla başa çıkabilecek, önlemler ve tehlike/ değerlendirmesi gözönüne alınarak hazırlanmalıdır. Bu düzenlemelerde acil durumda takip edilecek yollar belirtilmelidir. Çalışanlar bu hususta eğitilmelidir.

İzlenecek yollar;

  1. Alarm verme,
  2. Acil yardim çağrısı yapma (fabrika içinden veya dışından olabilir; itfaiye ekibi, sağlık ekibi gibi),
  3. Kişisel koruyucuların kullanımı ve kullanım sürelerinin dikkate alınması,
  4. İşyerinin boşaltılması, çıkış kapılan, kaçış yollarının işaretlenmesi,
  5. Olaya müdahale, yangın söndürme, kaçak ve sızıntıları durdurmaya çalışılması.
  6. Yakındaki yerleşim alanlarının boşaltılması, gibi.

7.9.2-  İlk yardım

Zararlı kimyasalın kullanıldığı yerlerde yeterli ilk yardım hazırlıkları kullanılan kimyasala” göre yapılmalı ve eğitilmiş ilk yardım personeli, hemşireler, doktorlar vb. bulunmalıdır.

İlk yardım eğitimi;

  1. Kimyasalın ne tür zarar verdiği ve bu zarardan  nasıl korunulacağı,
  2. Hemen anında etkin önlemlerin nasıl alınacağı,
  3. Hasta veya yaralının hastaneye nasıi götürüleceği, konularında yapılmalıdır.

Eğitilmiş ilk yardım personelinin sayısı;

  1. Çalışan sayısına,
  2. Çalışma türüne,
  3. İşyeri büyüklüğü ve çalışanların dağılımına,
  4. İşyerinin hastane ve sağlık merkezine uzaklığına göre, tespit edilmelidir”.

 

7.9.3- Yangınla Mücadele

Yeterince uygun yangın söndürme araç gereçleri (kimyasalın karakteristiği ve miktarına göre) bulundurulmalıdır. Yangına ilk müdahale için, taşınabilir yangın söndürücüler uygun ve kolay erişilebilir yerlerde olmalı ve periyodik kontrollerle çalışır vaziyette tutulmalıdır.

Çalışanlara yangın tehlikesi ve alman önlemler konusunda bilgi ve eğitim verilmelidir.

Şöyle ki;

  1. Kendilerini gerelisiz yere tehlikeye atmamaları,
  2. Ne zaman ve nerede alarm verecekleri,
  3. Yangın söndürme işinde görev alacakların yangın söndürme ile ilgili eğitimleri,
  4. Yangında çıkacak dumanların zehirli karekterleri ve ilk yardım önlemleri

önlemleri,

e)    Uygun kişisel koruyucuların kullanımı,

f)   Tahliye işlemleri,

g)   Kendilerinin müdahale etmeyip işyerini tahliyesi ve hemen itfaiyenin çağrılacağı durumlar, gibi.

7.10- Kazaların ve Meslek hastalıklarının İncelenmesi ve Rapor Edilmesi

7.10.1- İnceleme

Tehlikenin değerlendirilebilmesi ve tedbirlerin zamanında alına­
bilmesi için işveren, işçiler ve temsilcileri ile işbirliği içinde, aşağıdaki hu­
susları incelemelidir;                                                                      j ut

  1. Yaralanmaya neden olan veya olmayan kazalar ve diğer olaylar,
  2. Şüphelenilen veya teyit edilen meslek hastalıkları,
  3. Çalışanların tehlikeyi görüp işi bıraktıkları durumlar,
  4. Kabul edilemeyecek tehlikenin söz konusu olduğu durumlar ve halen alınmış  önlemlerin gözden geçirilmesi, gibi.

7.10.2- Rapor Etme

Kazalar ve hastalıklar yasalara uygun olarak yetkili makama rapor edilmeli, yaralanma ve hastalığa neden olan durumlarda rapor;

  1. İşten uzak kalma süresini,
  2. Tıbbi tedavi gerektiren veya şuur kaybına neden olan olayın absorpsiyon, solunum, sindirim veya deri absorpsiyonu yolu ile olup olmadığını, kapsamalıdır.

Rapor edilecek diğer olaylar ise; fabrikanın normal işini aksatmasına veya  işin   durdurulmasına  neden   olan   yangın   ve   patlamalar,   ani   ve kontrolden   çıkan   şartlarda   belli   miktarda   kimyasalın   açığa   çıkması,” kimyasalın taşınması sırasında çıkan yangınlar vb. dir.

8. KİMYASALLARIN KULLANIMINDA SORUMLULUK

Kimyasalların güvenli kullanımında en büyük amaç, çalışanlara ve çevreye verilecek zararın en aza veya mümkünse sıfıra indirilmesidir.

 

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 1990 yılında 170 sayılı sözleşmeyi kabul ederken, tüm üye ülkelerin göz önünde bulundurmaları gerekli hususları şöyle sıralamıştır.

Çalışanların, kimyasalların zararlı etkilerinden korunması, kamu­nun ve çevrenin korunmasını da artıracaktır.

 

Kimyasallardan kaynaklanan hastalık ve yaralanmaların önlenmesi veya azaltılması için aşağıdaki hususların yerine getirilmesi esastır:

  1. Tüm kimyasallar tehlikelilik açısından değerlendirilmelidir.
  2. İşverenlerin, kimyasalları temin ettikleri yerlerden kimyasallar hakkında tüm bilgileri almaları ve ona göre koruyucu önlem programları geliştirmeleri sağlanmalıdır.
  3. Kimyasalların güvenli kullanıldığından emin olunacak prensip ve programların yerleştirilmesi sağlanmalıdır.

Gerek ILO’nun 170 sayılı kimyasalların kullanımı ( Chemıcals Convention) ile ilgili sözleşmesinde ve gerekse Türkiye’nin onayladığı “İş Sağlığı Hizmetlerine İlişkin 161 Sayılı ILO Sözleşmesi”nde, kimyasalların kullanımında devletin ve işverenlerin sorumluluk ilkeleri belirlenmektedir.

 

8.1- Devletin Sorumluluğu

Bir ülkede, çalışanların sağlı ve iş güvenliğinden sorumlu yetkili makam; ulusal şartları ve uygulamaları ışığında en fazla temsil yetkisine sahip işçi ve işveren kuruluşlarına danışmak suretiyle “kimyasalların güvenli kullanımı” konusunda uygun bir ulusal politika geliştirecek, uygulayacak ve periyodik olarak gözden geçirecektir.

Yetkili otorite, yeni yasal düzenlemeler yapıp standartlar ve kriterler koyarak, güvenlik ve sağlık bakımından uygun olmayan kimyasalların kullanımını yasaklayabilmeli, sınırlayabilmeli veya kullanıcının önceden bildirimde bulunmasını isteyebilmeli ve bu yetkiye sahip olmalıdır.

Yetkili otorite veya yetkili otoritece onaylanmış bir organ (kuruluş) daha önce açıkladığı kriterleri göz önünde bulundurarak kimyasalları sınıflandırmak, “sınıflandırma ve sınıflandırmanın uygulanması” gelişen koşullara göre sürekli genişletilmelidir.

Tüm kimyasallar ne olduklarını belirten işaretlerle işaretlenmelidir.

Zararlı kimyasallar ayrıca, çalışanların kolayca anlayabileceği bir şekilde, hangi sınıfa girdiklerini, tehlikelerini ve alınması gerekli güvenlik önlemlerini gösteren etiketlerle etiketlenmelidir.

Yetkili makam veya onun uygun gördüğü organ tarafından bu işaretleme yasalara ve uluslararası standartlara uygun olarak yapılması sağlanmalıdır.

Zararlı kimyasalların adı, üreticisi, sınıfı, tehlikeleri, güvenlik önlemleri, acil durumda yapılması gerekenler, gibi önemli bilgileri içeren kimyasal güvenlik bilgi formunun işverenlere verilmesi sağlanmalı.

Kimyasal güvenlik bilgi formunun hazırlanmasında kullanılacak kriterler yetkili makam veya onun onaylayacağı bir organ tarafından yasalar ve uluslararası standartlar göz önüne alınarak tespit edilmelidir. Kimyasalın etiketteki adı ile güvenlik veri belgesindeki adı aynı olmalıdır.

 

8.2- Kimyasalı Temin Edenin Sorumluluğu:

Kimyasalı temin edenler; üretici, ithalatçı, dağıtıcı vb. olabilir.

Kimyasalı temin edenler yukarıda belirtilen hususlar göz önüne alınarak yapılan ve hazırlanan sınıflandırma, işaretleme, etiketleme, kimyasal güvenlik veri belgelerini temin edip kullanıcıya vereceklerdir. Ayrıca güvenlikle ilgili yeni bilgiler ortaya çıktıkça bu duruma göre yeni etiket ve veri belgeleri hazırlayacaklardır. Henüz, sınıflandırılmamış bir kimyasal ile ilgili elde edilebilen tüm bilgiler kimyasalı temin eden tarafından sağlanıp kullanıcıya verilecektir.

8.3- Kimyasalı İhraç Edenin Sorumluluğu

İhraç eden ülke, ihraç ettiği kimyasalın tamamı veya bir kısmının kullanımı kendi ülkesinde sağlık ve güvenlik gerekçesiyle yasaklanmışsa ithal eden ülkeye bu bilgileri verecektir.

 

8.4- İşverenin Sorumluluğu

İşveren, Kullandığı tüm Kimyasallar ile ilgili etiketleme, işaretleme, kimyasal güvenlik veri belgeleri gibi bilgileri eksiksiz temin edecek işçiler veya temsilcilerinin bu bilgilere ulaşması sağlanacaktır.

İşverenler, sınıflandırılmış ve ilgili tüm bilgileri verilmiş kimyasalı kullanırken, tüm koruyucu önlemlerin alınmış olmasından sorumludur. İşverenler ayrıca işyerinde kullanılan tüm zararlı kimyasalların kayıtlarını, güvenlik veri belgeleri ile birlikte tutacaklar ve ilgili işçi veya temsilcilerinin bu kayıtları görmelerini sağlayacaklardır.

İşverenler, bir kimyasalı bir kaptan diğerine geçirdiklerinde o kimyasal için tüm etiketlemeleri yeni kap için de uygulayacaklar ve işçiler o kimyasalın ne olduğunu, zararlarını bileceklerdir.

İşverenler; çalışanların zararlı kimyasallara maruziyetlerini, ulusal yasalar veya uluslararası standartlarca belirlenen maruziyet limitlerinin altında olmasını sağlayacaktır.

İşveren, işyerinde kimyasalların kullanımından doğabilecek risklerin değerlendirmesini yapacak, buna göre uygun yöntemlerle çalışanları koruyacaktır.

Şöyle ki;

  1. Riski yok eden veya en aza indiren kimyasalların seçimi,
  2. Riski yok eden veya en aza indiren teknolojinin seçimi,
  3. Yeterli mühendislik kontrol yöntemlerinin kullanılması,
  4. Riski   yok   eden   veya   en   aza   indiren   çalışma   sistemlerinin benimsenmesi,

e)    Yeterli mesleki hijyen kurallarının benimsenmesi ,

f)    Yukarıdaki hususların uygulanmasının yeterli olmadığı, hallerde

çalışanlara    hiç bir maliyet yüklemeden koruyucu malzeme ve

giysilerin verilmesi, gibi.

Ayrıca işverenler; olabildiğince az sayıda çalışanın olabildiğince düşük miktarda kimyasala maruz kalmasını sağlayacak, ilk yardım ve acil durumlarla ilgili önlemler alacaklardır.

Risk değerlendirmesi yapılırken hangi kimyasalların kullanıldığı ve ne gibi tehlikeler içerdiği belirlenmelidir.

Şöyle ki;

i)    Akut veya kronik etkisi, vücuda hangi yolla girdiği,(solunum, deri,

sindirim) ii)    Deri veya göze temas ettiğinde yaralanma veya sağlığa zarar verip

vermediği, iii) Kimyasalın  fiziksel  özelliği  veya  kimyasal  reaktifliğinden  dolayı

patlama, yangın veya diğer olaylardan meydana gelebilecek zarar.

Aynı zamanda;

  1. İşyerindeki kimyasalın miktarı,
  2. Çalışma ve proses şartları,
  3. Kimyasalın üretimi, işlenmesi, depolanması, taşınması, atılması ve yok edilmesi gibi hangi işlemlerin yapıldığı,
  4. Yüksek ısı ve basınçta kullanıldığında tehlikenin daha fazla olup olmadığı,
  5. Kontrol tedbirlerinin başarısız olması durumunda sonucun neler olacağı, gibi.

Tehlike değerlendirmesinde kimyasaldan doğacak tehlikenin ortadan kaldırılmasında;

  1. Kimyasalın kullanımının durdurulması,
  2. Daha az zararlı  ile değiştirilmesi veya aynı  kimyasalın daha az zararlı formunun kullanılması,
  3. Alternatif teknolojiler  kullanılarak yok  edilip  edilemeyeceği  de hesaba katılmalıdır.

İstenmeyen zararlı kimyasallar ve onların artığını içeren boşalmış kaplar ulusal yasalara göre çevreye zarar vermeyecek veya en az zarar verecek şekilde işlemden geçirilmeli veya atılmalıdır.

İşverenler “bilgilendirme ve eğitim konusunda şu hususları yerine getirmelidir:

  1. İşyerinde kullanılan kimyasallara maruziyetin zararları hakkında, çalışanları bilgilendirecektir,
  2. Kimyasal güvenlik veri belgelerinde ve etiketlerdeki bilgilerin nasıl değerlendirileceği ve kullanılacağı konusunda çalışanları eğite­ceklerdir,
  3. Çalışanlar için kimyasal veri belgeleri ve işyerine özel bilgiler esas alınarak yazılı talimatlar hazırlanacaktır,
  4. Çalışanların kimyasalların güvenli kullanımı konusunda izlenecek yollara ilişkin  sürekli eğitime tabi tutulacaktır.

Ayrıca işverenler, kimyasalların güvenli kullanımında sorumluluklarını yerine getirirken işyeri hekimi, çalışanlar veya onların temsilcileri ile olabildiğince yakın işbirliği içinde olacaklardır.

Çalışanların Sorumluluğu

Çalışanlar, işyerinde kimyasalların güvenli kullanımına ilişkin sorumluluklarını yerine getirebilmeleri için işveren ile yakın işbirliği içinde olacaklar, verilen talimatlara uyacaklardır.

Çalışanlar, kendilerinin ve diğerlerinin sağlık ve güvenliklerini korumak için riski yok edecek veya en aza indirecek önlemleri yerine getireceklerdir.

 

Çalışanların ve temsilcilerinin hakları söyle sıralanabilir;

  1. Çalışanlar, kimyasalların kullanımından doğacak ani ve ciddi bir tehlikenin varlığına inanırlarsa hemen usta başma haber vererek oradan uzaklaşma hakkına sahip olacaktır.
  2. Çalışanlar uzaklaşma hakkını kullanmaları nedeniyle haksız işlemlere maruz kalmayacaklardır.
  3. Çalışanlar ve onların temsilcileri;
  1. İşyerinde kullanılan kimyasalın ne olduğu, zararlı Özellikleri, alman önleyici tedbirler ve verilen eğitim hakkındaki bilgileri,
  2. Etiket ve işaretlemelerin içerdiği bilgileri,
  3. Kimyasal güvenlik veri belgelerini,
  4. Ve gerekli diğer bilgileri alma hakkına sahip olacaklardır.

Bir kimyasal karışımın ne olduğunun açıklanması işverenin işine zarar verecek ise; işveren, yetkili makamın uygun gördüğü şekilde korunacaktır.

16 Ekim 2013
19.136 görüntülenme